Şair Hilmi Yavuz’un Yüreği Neden Kanıyor?
Sürdürülebilir Kentleşme ve Kentlilik Ulusal Sempozyumu kapsamında Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde “Kent ve Medeniyet” konulu bir konferansta konuşan Şair Hilmi Yavuz, kent yerine şehir sözcüğünü tercih ettiğini söyleyerek söze başladı.
Yerleşim birimlerinin şehir olma özelliklerini sıraladı. Saraylar, kral mezarları, büyük tapınaklar, anıtsal yapılar kırsal alanlarda olmaz. Bu büyük yapılar, kentin ayırt edici özelliğidir, dedikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir site devleti söz konusuysa orada bürokrasi; yani memur sınıfı olması gerekir. Bunlar da kayıt sistemini, yazılı kaynakları gerektirir.
Kırsal alanda hâkim olan, akrabalık ilişkisidir. Kentte, akrabalık ilişkisi arka plana itilir. Hemşerilik ön plana çıkar. Bu sosyolojik ölçüt önemlidir. Hâlâ akrabalık ön plana çıkıyorsa o şehir, medeni değildir. İlk İslam şehirlerinde mahalleler arasında yüksek duvarlar, surlar örülüdür. Kabile, akrabalık ilişkisidir bu. Bu şehir medeni değildir.
Şehirleşmenin bir başka göstergesi de sanatla zanaatın ayırt edilmesidir. Halı, zanaattır; halıdaki motifse sanattır. Sanatın zanaat üzerindeki özerkliği şehirleşmenin göstergesidir.
Şehirleşmede demografik özellik de önemlidir. Nüfus, şehirde daha yoğundur.
Medine’de oturanlara medeni denirmiş. Medeniyet, şehir yaşamıyla başlar demek doğru değildir. Avcılıkta başlar, gelişir. Medeni şehirler, antropolojik ve sosyolojik açıdan sayılan özelliklere sahiptir.
Her medeni şehir, medeniyet şehri olmayabilir. Platon’un “Devlet” adlı eserinden Hıristiyanlardan çok İslam filozofları yararlanmışlardır. Farabi’nin “El Medinet’ül Fâzıla” adlı eseri medeni şehirle medeniyet şehrini güzel kıyaslar. Cahil şehir, görünüşte güzel olduğu sanılanlara eğilim gösterilen şehirdir. Medeniyet şehri, erdemli insanlarla oluşturulur. Köşklerle, anıtlarla, saraylarla, büyük yapılarla medeniyet şehri oluşturulmaz. Bir şehri, medeniyet şehri haline getiren, erdemli insanlarıdır. Felsefeden yoksun, erdemden, dayanışmadan yoksun insanlar, büyük yapılar yapmakla medeniyet şehri kuramazlar. ” dedi.
Dinleyicilerden birinin, İslam şehirlerinden medeniyet şehri olarak gösterebileceğiniz bir şehir var mı, sorusuna ise Hilmi Yavuz: “İçim kan ağlayarak söylüyorum, İslam şehirlerinden büyük şehirler de dâhil, bir tane bile medeniyet şehri var, diyemiyorum. İnsanlar, Kuran-ı Kerim’e ters düşecek şekilde para kazanmak hırsıyla hareket ediyorlar. Ne yazık ki bu durumda medeniyet şehri göremiyorum.” dedi.
Konferansın sonunda Şair Hilmi Yavuz’a, BİLSAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. DR. İbrahim Gezer tarafından Orduzu Aslantepe tablosu armağan edildi.
“acının vergisini verdik
gülün haracını ödedik
hüznü, demirbaş defterinden
düşmeye geldi sıra”
dizelerinin şairi Hilmi Yavuz, Malatya Kültür ve Turizm Müdürü Bahaeddin Kabahasanoğlu’nun da katıldığı konferansında dinleyenlerden birinin şiir isteğine: “Bu kez beni hoş görün. Kendi şiirlerimi ezberleyememe ile malulüm. Bir dahaki gelişime hazırlıklı geleceğim.” şeklinde yanıt verdi.
Sultan KILIÇ - Malatya