Hani, telefon kulübelerindeki ankesörlü telefonlarla çocuklar oynardı. Çocuklar, kulübeye ve telefon makinesine zarar verebilir endişesiyle yetişkinler de çocuklara kızardı. Çocukları, telefon kulübesinden uzaklaştırırlardı.
Kimi zaman da telefon kulübelerinin camlarını kırılmış, telefon makinesinin ahizesini koparılmış olarak görürdük. İşte o zaman tutmasın kimse bizi. Bunu yapanların ne vatan hainliğini ne milli servet düşmanlığını ne terbiyesizliğini ne eğitimsizliğini bırakırdık. Sayar döker, demediğimizi bırakmazdık; telefon kulübelerine ve telefon makinelerine zarar verenlere.
Vali Konağı Caddesi (Mehmet Buyruk Caddesi)’ndeki kaldırım çalışmalarını, daha doğrusu ağaç kesimini merak etmiş; bugün yine o caddeye gitmiştim. Gördüğüm, dikkate değer her şeyin fotoğrafını çekiyorum.
Kökünden sökülerek yüzüstü devrilmiş bir telefon kulübesi. Camları tuz buz olmuş. Telefon makinesinin ahizesi de telefon kulübesi gibi taşların üzerinde yatıyor. Belediye, kaldırım çalışması yapıyor, kolay mı? Telefon kulübesini de kırar döker, gencecik ağaçları da kökünden keser atar.
Kaldırımlar, iki yanlı sökülmüş. Kepçenin, akbaba gibi tepesine çöktüğü fidan yok artık. Hayatta değil o fidan. Dünden bu yana yenileri eklenmiş, bir önceki gün kesilenlere. Kesilen ağaçların köklerini, sadece vali konağının önündekilerin köklerini, parke taşlarıyla kapatmışlardı. Köklerin bir kısmının üstüne toprak ve mıcır yığılmış, bir kısmının üzerine araçlar park edilmiş.
Erinmeden usanmadan üç gündür vali konağı caddesini arşınlıyorum. Hürriyet parkının bu ucundan başlıyorum yürümeye, Karayolları Bölge Müdürlüğünün duvarının bittiği yerden yeniden geldiğim yöne dönüyorum. Benim yaptığım, delinin post saymasına döndü. Ağaçları sayıyorum; kesilenleri ve hayatta kalanları sayıyorum.
Son sayımı sunayım: Vali konağı tarafında 44 kesilmiş ağaç kökü, 38 şimdilik yaşayan ağaç var. 10 yaşayan ağaç da Karayolları Bölge Müdürlüğünün önündeki kaldırımda duruyor. Karşı kaldırımda 11 kesilen, 36 yaşayan ağaç var. 7 tane de kolordunun (askerlik şubesi) önündeki üçgen alanın yanında var. 6 tane de devlet hastanesine arkadan giriş kapısının batısında oluşturulmuş yeşil alanda var yaşayan ağacımız.
En fazla da vali konağının önündeki ağaçları kesmişler. Nedenini bugün öğrendiğim bir bilgiye dayandırdım, yanlış değilse öğrendiğim. Kestikleri ağaçların yerlerine ağaç dikeceklerini söylüyorlar ya. Hah, işte o dikecekleri ağaçlar biraz ballısından. İthalmiş, kışın yaprakları yeşil kalırmış. Sudan ucuzmuş, o ithal ağaçlar. Bizim yerli ağaçlarımız gibi üç lira, beş lira değilmiş. Tam bin beş yüz liraymış. Ben, orada, iş makinesinin başında yolları kazan ekip çalışanlarının yalancısıyım. Yalansa bu bilgi, belediye yetkilileri doğruyu söyler, biz de bilgileniriz değil mi?
O çalışanlar, şunu da eklemeyi ihmal etmediler: “Bin beş yüz liraya ağaç ithal edenler de aynı partinin adamları.” Aynen böyle dediler. Kışın yaprak göreceğim diye benim Malatyalı Azzet bibim, bin beş yüz lira verir mi? Seve seve verir, derseniz; Azzet bibim, mâbadına altın kaplama, hem de yirmi dört ayar, klozet de ister. İthal almayı ihmal etmeyin; Azzet bibimizin mâbadı, ancak ithal altın kaplama klozette rahat eder.
Sultan KILIÇ - Malatya