SOR BENİ
Rüstem BUDAK
“Malatya elini mekân kurmuşum
Bir kere de Arguvan dan sor beni
Çayırlı da nasibimi bulmuşum
Bir kere de Karahöyükten sor beni”
Abdullah Papur
Dostlara;
unutmuş, unutulmuş, bi haber ve derbederlere…
Arguvan eline;
yalnız, sürgün, yolsuz, sevdalı olana…
Toprağına;
kara yazılı, dost, narin, bazen sert ev bazen soğuk bir düşman olana…
Yamaçlarına;
güneşin batışına ve doğuşuna şahitlik eden, kendini sonuna kadar açan, yaslandığında seni saran…
Meşe ağacının gölgesine;
serinliğiyle kuşatan, güneşe siper olan, sırtımız dayadığımız dostumuza…
Bir sabah uykusuna;
uzun bir sabah uykusunu özlemiş, serin topraklara uzanarak yitirdiklerinin özlemi içerisinde uzun bir uykuya yatarak…
Köyün deresine;
akan suyun bazen usul usul, bazen coşkun ve sert akan suyunda yıkanarak, arınarak…
Şehirlere;
yüreğini açmış, bütün benliği ile kabul etmiş şehrin sokaklarına, bulvarlarına…
Anne- babama,
Sahipliğin yarısına, bu dünya için vesile olana, içinde ruh verilen anneye, ilk büyük öğretmen babaya…
Hatıralardan,
Ayranca Dağlarından başlayıp yine orada biten…
Oynadığımız oyunlara;
daha modernizmin oyuncağı top çıkmadan önce zevkle, iştiyakla, heyecanla oynadığımız…
Arguvan Yazısı’na;
Solgun, sararmış, yalnız ve sessiz, içinde derin bir umudu barındıran…
Çeşmelerden,
Musluklara avuç açmadan, akan suyundan doya doya kana kana içtiğimiz, kuruyan dudaklarımıza şifa olan…
Mezarlardan;
Bir çok hatırayı, zamanı ve an’ı paylaştığımız dostlarımızın azametli toprağına…
Yollardan;
Uzun ve ince, sonsuz, bir durak bitiminde yeni bir yolculuğun başladığı, dağları, ovaları, şehirleri aşarak…
Soğuk otobüs camlarından;
Yola düştüğünde yitirdiği umutlarını, kazandığı zaferlerini, kendisini bekleyen hayallerini, hüznünü, mutluluğunu resmettiği…
Kayısı gölgesinden,
Suyunu köküne akıtırken verdiği sarı meyvelerinden devşirdiği meyveleri yiyerek uzandığı, bereketiyle evi şenlendirdiği…
Köyün otobüsünden,
Yoldan gelen Çiloğlu’nun otobüsünün getireceği misafiri beklerken veya götürürken- tanıştırırken yollarla, Malatya ile buluşturan…
Ve Kalemden,
Allah’tan sonraki gücüm, imkanım, sözüm, duygum, düşüncem…