Süleyman Özerol, babasının şiirlerini bir kitapta topladı…

Süleyman Özerol, babasının şiirlerini bir kitapta topladı…
 
Yazmaz isem ben duramam
 
                                                                      “Yine kalemimi aldım elime                                                                                                             Hayattan bir bölüm yazayım deyi”
                                                                                                                                                                                                                                                     Hasan Özerol

Malatya folkloru ve kültürüne olan katkılarıyla tanıyorum Süleyman Özerol’u… 2007’deki Arguvan Türkü Festivali sırasında da tanışmıştık.

Süleyman Özerol’un, Hüseyin Şahin ile birlikte hazırladığı,  “Arguvan Türküler- Halkbilimsel Bir Araştırma Denemesi” ve “Dirençli Eğitimci, Örgütçü ve Araştırmacı Hasan Nedim Şahhüseyinoğlu” adlı çalışmaları hemen ilk anda aklıma gelen kitapları… Bu arada Süleyman Özerol, Ali İhsan Öztürk ve Seyrani Uğurlu’nun yaklaşık bir yıldır çıkardıkları “Arguvan Yolu” adlı dergiyi de unutmamak gerekir…

Süleyman Özerol, bu kez de babası Hasan Özerol’un şiirlerini “Babamın Şiirleri” adıyla kitaplaştırdı.
Hasan Özerol, 1934 yılında Hekimhan’ın Ballıkaya köyünde doğdu. Köy ilkokulunu bitiren Hasan Özerol ‘hizmetkârlık’ yaparak geçinir bir süre. Çocukluğu 2. Dünya Savaşının sıkıntılı dönemlerine rastlar. Babasının zamansız ölümüyle ailesinin geçimini annesiyle birlikte sağlamaya çalışır. Daha oyun oynayacak yaşta olan Hasan Özerol kendisini birden bire büyümüş ve olgunlaşmış bulur… Askerlik sonrası ise gurbete –Adana’ya- düşer yolu. Sonra duvar ustalığına başlar. İlk olarak da kendi evini yapar. Çiftçilik ise zaten asıl işidir.
Şiire de askerde başlar.
Hasan Özerol’un şiir yazmaya başlaması, yazdığı şiirleri bir defterde toplaması,  yıllar sonra oğlu Süleyman Özerol’a da rehber olur.
Çünkü Süleyman Özerol, yazma tutkusunu babasının şiir defterlerinden aldığını belirtiyor, kitaba yazdığı önsözde.
Süleyman Özerol’un da yaklaşık 40 yıl öncesinden kalan bir şiir defteri bulunuyormuş. Kim bilir babasının şiirlerin kitaplaştırdığı gibi kendi şiirlerini de kitaplaştırır belki bir gün…
“Babamın Şiirleri”nde Hasan Özerol’un 1954 ile 2002 yılları arasında yazdığı 91 şiir bulunuyor.
 
Babamın Şiirleri…
 
Hasan Özerol’un yaşamının bir özeti gibidir aslında, kitabın hemen ilk sayfasındaki dört dize:
“Yazar kervanına katılan gönül
Manasız sözleri yazma ha yazma
Herkesi sev ve kendin de sevil
Sevgiden azma ha azma”
Bu dizelerin altına imza atmayacak kimse var mı?
 
Kitabın, “Deyimler” adlı son şiirinde annesinden derlediği sözleri de yazmış Özerol.
“İniltisiz arı bal yapmaz
İyilik yapmayan dost kazanamaz”
Annesinin bu sözü ışık olmuş, yol olmuş Süleyman Özerol’a…
Ballıkaya’da da çalışmış, gurbete de gitmiş… Bolluk içinde, güllük gülistanlık bir yaşamı olmamış. Çalışmış, didinmiş, üretmiş… Sürekli olmasa da, okumayı da ihmal etmemiş…
 
Yazmaz isem ben duramam…
 
“Yazmaz isem ben duramam” diyen Hasan Özerol’un şiire olan tutkusu askerlik yaptığı günlerde çıkar su yüzüne… Her mektubunda şiirler yazmaya başlar.
O günlerde aldığı bir mektup onu çok mutlu eder. Yıllar sonra babasının şiirlerini bir kitapta toplayacak olan oğlu Süleyman Özerol’un el izidir mektuptan çıkan…
 
Askerlik günlerinde Ballıkaya’ya olan özlemini de döker dizelere:
“Ballıkaya’sına vermiş belini
Bahçesi bağları sıralı köyüm
Anam sende bekler benim yolumu
Kaysısı elması dolalı köyüm
 
Kaysıların her tarafta ün almış
Çevre yanın bahçe ile donanmış
Şu gönlüm bağını sanki har almış
Bildim senden ayrı kalalı köyüm”
Askerlik sonrası kendi evini yaparak ustalığa terfi eden Hasan Özerol’un gündeliği 250 kuruştur artık.
Bir gün kaymakamlığa başvurup, sigortalı olmak istediğini söyler. Kaymakamın yanıtı şaşırtıcıdır: “Devlete vergi verecek bir sen mi kaldın?” Hasan Özerol’un başvurusunu işleme koymaz, hatta yırtıp atar.
 
Hayat Destanı…
 
Yazarın, şairin yazılarında ve şiirlerinde yaşamından izler görmek her zaman olasıdır.
Hasan Özerol’un şiirleri de yaşamından beslenmiş.
1995 yılında yazdığı “Hayat Destanı” adlı şiirinde anlatmış yaşamını, çarpıcı dizelerle:
“Dokuz yüz otuz dört dünyaya geldim
Sardılar toprakla çaputa beni
Toz toprak içinde oynadım durdum
Yaş yedi okula yazdılar beni
 
Babamı kaybettim yedi yaşında
Ne hayalde gördüm ne de düşümde
Zalim felek gezer imiş düşümde
Yetim defterine yazdılar beni
(…)
Çoluk çocuk okumaya başladı
Fakirlik de bizim evde kışladı
Daim gönlüm duvarcılık besledi
Usta sınıfına koydular beni
 
Altı çocuğum dünyaya geldi
Birisi okudu öğretmen oldu
Birisi lisede ikide kaldı
Öğretmen babası saydılar beni
(…)
Yazma Hasan Erol bu kadar yeter
Öyle dertler var ki dertlerden beter
Gün gelir ki toprak üstümü örter
“var mıydı” der hayal ederler beni”
 
Özerol, şiir defterine günlük sıkıntılarını da yazar, hayal kırıklıklarını da, özlemlerini de, aradan 14 yıl geçmesine karşın meyve vermeyen kaysı ağaçlarını da:
“Yaşınız on üçle on dörde geldi
Yollardan geçenler hep size güldü
Nerdeyse yaşınız kemale erdi
Neden meyve vermezsiniz kaysılar”
 
Yaşam şartlarının ağırlığı Hasan Özerol’un yolunu Adana’ya çevirir.
Yıllar önce dedemden de duymuştum. 1950’li yıllarda pek çok Arguvanlı Adana’ya gidermiş, pamuk toplamaya… Uzun yıllardır ise Büyükşehirlere ve yurtdışına gidiyorlar çalışmaya…
İşte o günleri de şöyle dökmüş dizelere:
“Sene bin dokuz elli bir idi
Adanacılar da köyden yeridi
Benim de aklımda gitmek var idi
Adana’da kazanç edeyim deyi
(…)
Hekimhan’a indik sabah ezanı
Köyden getirdiler bize hayvanı
Allah göstermesin öyle zamanı
Yazdım ki bunları unutmam deyi
ÖZEROL gurbete yeni başladı
Geldi de o kışı köyde kışladı
Felekten öcümü alayım deyi”
 
Doktorlar kışımı yaza döndürdü
 
Sağlık sorunları yaşadığı günlerde
“Özerol da derki dertlerim bitmez
Viran bağımda bülbüller ötmez” diyen Özerol’un yanında ailesi vardır. Ailesinin yakın ilgisi ve doktorunun gayretleriyle kısa zamanda sağlığına kavuşur.
Üst üste geçirdiği göz, prostat ve fıtık ameliyatları öncesi ise şiir defterine şu dizeleri yazar:
“Dertlerimi yaza yaza
Defterimde yer kalmadı
(…)
Kör olsun kaderin gözü
Çekilecek hal kalmadı.”
Sağlığına kavuştuktan sonra da doktorlarına da bir selam göndermeyi ihmal etmemiş: “Doktorlar kışımı yaza döndürdü.”
 
Karşımızda yaşamdan beslenen, çalışan, didinen bir “usta”, “eş”, “baba”, “dede” var. Tespitleri de o kadar yerinde ki:
“Okumamak fakirlik olmuş” derken de; torunu Yazar Özerol’a daha ilkokul ikinci sınıf öğrencisiyken yazdığı şiirde de yaşadığını görürüz her dizenin, sözcüğün…
“Deden yazar nasihati
Dünya okuyan cenneti
Okuyan görür hürmeti
Okur yazar olasın sen.”
 
Ümidin şairi…
 
“Hiç yaşam olur mu par’olmayınca” dese de Hasan Özerol, yaşam şartları belini bükse de ümidini hiç kaybetmez. Yüreğindeki ümittir, yaşama sevincidir bu şiirleri yazdıran… Ara sıra karamsarlığa kapılsa da kalemi en büyük desteğidir…
Özerol, sadece kendisini, çevresini anlatmamış şiirlerinde… Ülke sorunlarına da duyarlı…
“Bankalar da hortumlandı
Kuruluşlar da boşaldı
Millet krizden bunaldı
Ne de çok ihtiyar var ki”
 
Bakmayın siz “Şiirle gönül eğlersin” demesine… Bir ömürlük yaşam dersleri yatıyor o şiirlerde… Hiçbir dize durduk yerde yazılmadı.
Belli bir okuma sürecinden sonra yazmaya, üretmeye karar verir kişi… Önce kendisini geliştirir. Zamanı geldiğinde de ürettikleriyle, yazdıklarıyla başkalarına bir şeyler vermeye başlar. Bu gelişmeyi Hasan Özerol’da da görüyoruz.
Aşağıdaki dizelere ne demeli?
“Önem versek biz de daima bilime
Bilimsizler geri kaldığı için
Özerol der bilim her şeyin başı
Taş sayılır bence bilimsiz kişi.” 
 
Hasan Özerol pek çok şiirinde de biricik sevdiği eşine de seslenmiş.
“Göresim Geldi” adlı şiiri sizler de seveceksiniz:
“Yüzümü yüzüne süresim geldi
(…)
Sineni sineme sarasım geldi
(…)
Vallahi yolumda ölesim geldi
(…)
Kurtuldum kafesten uçasım geldi
(…)
Sonunda yanında ölesim geldi”
 
63 yaşına geldiği günlerde ise “Bahçede kurumuş bir ağaç gibiyim” diyen Hasan Özerol’u yazdığı şiirler yalancı (!) çıkarmaktadır. O yaşadığı dönemi, kendi bakış açısıyla dökmüştür dizeleri… Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, o ayrı bir konu… Ama Hasan Özerol’un samimiyetinden, içtenliğinden şüphe edemezsiniz…
O, kendi yaşamının tanığıdır… söyler misiniz; dizelerinde anlattıklarının hangisi uzak bize…
O, pek çoğumuzun cesaret edemediği bir şeyi yaptı: Yazdı…
 
Son söz
 
Hasan Özerol’u yakından tanıyanlar, yanıldığınızı “Babamın Şiirleri”ni okuyunca daha iyi anlayacaksınız. Son sözü Hasan Özerol’a verelim:
“Özerol hayatım şiire döktüm
Ulusular gibi çağladım aktım
Bazen hasret ile yollara baktım
 Yavrularımı da unutamadım”

Kadir İncesu







Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56