ABDAL MUSA LOKMASI VE KIRKLAR CEMİ

Geleneklerimiz içerisinde önemli bir yeri olan Abdal Musa Lokması, Her yıl düzenli olarak yapılan, birlik ve beraberliğin en güzel örneğini teşkil eden, insanları bir araya getiren kaynaşma biçimidir.

 ABDAL MUSA LOKMASI VE KIRKLAR CEMİ
 Ali İhsan Öztürk

 Geleneklerimiz içerisinde önemli bir yeri olan Abdal Musa Lokması, Her yıl düzenli olarak yapılan, birlik ve beraberliğin en güzel örneğini teşkil eden, insanları bir araya getiren kaynaşma biçimidir. Burada amaç kurban kesip etli-pilav yeme geleneği değildir. Amaç birlikteliği sağlamak, bir çatı altında toplanmaktır.

 Abdal Musa Lokması, oluşturulacak bir heyetin önderliğinde yapılan birlikteliğin simgesidir. Yapılacak hazırlık da herkesin katkısının sağlanması amaçtır. Alınan kurbanlar, bu heyetin kontrolünde dualar yapılarak kesilir.  Hazırlık aşaması devam ederken, diğerleri de konuklarla ilgilenirler. Cemaatinin toplu olarak bulunduğu kapalı bir alan içerisinde cem töreni yapılır. Cem başladıktan sonra, kapı kapatılır ve ceme başlanır. Cemi bir dedenin yönetmesi gerekir. Onun kontrolünde devam eder. Cem olayındaki bütünlük tamamen Dede kontrolünde olup, burada bulunan herkese sevgi, saygı ve hoşgörünün inceliklerine değinilmesidir.

 Birlik ve dirliği temsil eden Abdal Musa tören ve şöleni; Alevi Örf Hukuku'nda çok önemli bir faktördür. Kesilen kurbanlar ve yiyecekler toplu olarak yenir. Ayrıca evinde kendi imkanlarıyla hazırlamış oldukları yiyecekleri de getirerek, orada bulunan herkesle paylaşma ve dağıtılması ve yenmesidir. Dargınlar ve küsülüler barıştırılır. Abdal Musa'dan sonra cemaatin bütün­lüğü sağlanarak çıkılmış olur. Burada ki asıl bilinmesi gereken nokta, birlik ve beraberliğin önemi vurgulanmaktadır.

                KIRKLAR CEMİ

  Alevi inancımızın temeli,  öz varlığımızdır. Varlığımızı sürdürmek ve gelecek kuşaklara da, bu öğretilerin aktarılması için bilinmesinde yarar gördüğümden dolayı bu hususu araştırdım ve siz değerli okuyucularla da paylaşmak istedim.

             Kırklar Cemi'nde: Bir can bir vücud olunur."Hakk ile hak, yer ile yeksan" olunur. İnsan kendini Cem'de "Allah'ta yok (Fenâ Fillah) kılabi­lir",yani nefsâni arzu ve heveslerini atar... Tarık Çubuğu; kat kat ipekli örtülere sarılı-biçimde bir yeşil torba içinde, Kiler'in ceğetinde (köşesinde) özel olarak yapılmış yerde durur. Cuma akşamları burada mum yakılır, Lokmalar dağıtılır.

  Kırklar Cemi olduğu günü; Tarığın bulunduğu eve Rehber giderek bir Horoz keser ve Tarık'ı alarak Büyük Ocak Tekkesine getirir. Tarık, meydana girerken gözcünün işaretiyle cemaat ve Dede ayağa kalkar, Rehber; Tarık'ı torbasından ve ipek örtülerden çıkararak,"Allah-Muhammed-Ali" diyerek iki başından ve ortasından öperek Dede'ye teslim eder. Dede tarığı öpüp aldıktan sonra bir gülbank söyler. Daha sonra Zakirler, Miraçname'yi çalıp, söylemeye başlarlar. Musahip kardeşler Tarık,ın altından geçmeye başlarlar. Dede de üç kez "Allah, Muhammed Ya Ali !" diyerek bellerine değecek biçim­de vurur. Tarık'ın altından geçmeden önce Sofular ve bacılar da aynı şe­kilde üç kez geçerler. Cemdekiler ise hep bir ağızdan; Dedenin "altından geçene, supunu içene,sorgu sual olmaya, Allah !" dediğinde, onlarda,"Allah, Allah  eyvallah" diyerek yakarırlar..

             Tarık altından geçen sofular ve bacılar: "Ölüme dek İkrârımıza sadık kalacağız" diye başlayan bu tören, aynı zamanda "eline, beline, diline, eşine, aşına" sahip olunacağının da andıdır. Tüm canlar tarık altından geçtikten sonra; "Tarık erkânı bitimiyle": Saka bir "Bakraç" ve bir "İbrik" ile Dede'nin önüne gelir. Zakir­ler "Hüseyini" makamında Hz.Ali'nin Hakk'a yürüyüşünü anlatan nefesi çalıp söylemeye başlarlar. Cemaatte, "Allah, Allah ! İllallah !.." ilahi­sini dört beyit şeklinde yüksek sesle terennüm ederler. Dede; Tarık Çubuğunu Bakraç'a koyarak Saka'nın döktüğü su ile yı­kar. Yine Saka'nın getirdiği hiç kullanılmamış peşkirle iyicene kurula­dıktan sonra, ipeklere sararak torbasına koyar. Dede üç kez öptükten sonra, Rehbere teslim eder. Rehber de aldığı eve götürerek pirine koşar. Saka; Bakraç'taki suyu alarak "Haranı" denilen bakır bulgur kaynatılan büyük kazandaki suya katarak tüm cemaate tas veya maşrapalarla dağıtılır. Bu suya; Zemzem suyu denir. Şifalı ve okunmuş, dualı su olduğu için herkes içer. Hastalara götürülüp içirilir... Su dağıtımından sonra Cem birlenir ve canlar, Meydan evini terk­ ederler... Böylece Cem töreni bitmiş olur, Allah gönlünüze göre nasibinizi versin.

 

Kaynak: Dr. İ. Kaygusuz: Şeyh Hasan Oner...A.g.e., s.20.

               Prof.Dr.Muharrem Ergin: "Dede Korl:ut Kitabı" Boğaziçi Yay.İst.II.Bas ;

               Prof.Faruk Sümer: "0ğuzlar",TDAV.Yay.İst.I992 ve Elvan Çelebi: "Menâkıbu'1-Kudsiyye"..TTK.Yay.1995 Ankara




Ali İhsan Öztürk  

 

 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56