Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Malatya Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Veli Ağbaba, TBMM Genel Kurulu’nda Mera Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında bir konuşma yaptı. Ağbaba konuşmasında "Kiraya verilen alanlar köy içinde kalmamaktadır." dediler, yalan çıktı. "Vasfı bozulmuş alanları kiraya veriyoruz." dediler, yalan çıktı. "Köylünün kaybı yok." dediler, yalan çıktı. Meraların satışı yüzünden köylüler köylerine hapsolmuş durumdadır” şeklinde konuştu.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba taş ve maden ocaklarının çevreye verdiği zararları dile getirerek başladığı konuşmasında “Uygulanan yanlış politikalar sonucunda bir yandan taş ocaklarıyla bir yandan HES'lerle bir yandan da mera peşkeşleriyle boğuşan Malatya tamamıyla talan edilmiştir. Milletvekili olduğum Malatya ilinin ziyaret ettiğim her bölgesinden feryatlar yükselmekte. En son taş ocakları meselesiyle ilgili Malatya Merkez'e bağlı Karagöz köyünde köylüler isyan ediyor. Diğer taş ocakları ruhsatlarında olduğu gibi burada da muhtarın, köylünün, hiç kimsenin haberi olmadan, taş ocağı ruhsatı veriliyor. Dedeyazı, Kelhalil, Haçova gibi köylerde de taş ocakları doğayı, çevreyi, su kaynaklarını, hayvancılığı, kısaca yaşamı yok ediyor” dedi.
“KÖYLERİ DE MECLİS GİBİ YÖNETMEK İSTİYORLAR”
Ağbaba , taş ocağı ruhsatı verilirken bölge halkının düşünülmesi gerektiğini belirterek “Bir kez daha yetkilileri buradan uyarıyorum ve buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Sayın Bakanım, bu çağrım ayrıca sizedir: Taş ocağı ruhsatı verilirken, lütfen, çevre halkının duyarlılıklarına, oradaki su kaynaklarına, yaşam kaynaklarına mutlaka dikkat edilmelidir. Bu konuda, ruhsat verilirken taş ocağı ruhsatı alan insan değil, orada yaşayan yurttaşlar düşünülmelidir. Kendi bölgeleri hakkında, kendi yaşam alanları hakkında hiç kimsenin karar alma noktasında bilgileri olmuyor. Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisini nasıl yönetiyorsa köyleri de aynı şekilde yönetmeye çalışıyor.”ifadelerini kullandı.
“TOHMA’NIN ÜZERİNE 30 HES KURULUYOR”
TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Ağbaba konuşmasının devamında "Ben yaptım, oldu." anlayışı maalesef hem Mecliste hem de yerelde yani benim kentimde Malatya'da da hâkim. Örnek mi istersiniz? Malatya'da verilen taş ocakları ruhsatlarının tamamı buna örnektir. Örnek mi istersiniz? Malatya'nın o güzel ırmakları üzerinde, çayları üzerinde kurulan HES'ler örnektir .Malatya’ya hayat veren en önemli su kaynaklarından biri olan Tohma’nın üzerine 30'a yakın HES kuruluyor, bu konudan hiç kimsenin haberi yok. Ne orada yaşayan insanların ne orada ekmek yiyen çiftçilerin, hiçbirinin haberi yok ve "Ben yaptım oldu." mantığıyla çevre yok edilmeye başlandı. Bu yıl Sivas sınırındaki Kuluncak ilçesine bağlı Sofular Beldesi’nden Darende'nin bütün o bölgelerini gezdim. Her yerde HES'lerle ilgili çığlıklar duyuluyor. Daha dün Darende'de yaptığımız toplantıda Güdül'ün muhtarı, Yeşilırmak'ın muhtarı, Sofular beldesindeki insanlar HES konusunda çevrenin yok edildiğini haykırıyorlar.”dedi.
“SON HAMLEYİ YAPIYORLAR”
Meraların kiraya verilmesini de eleştiren Veli Ağbaba “Köylünün bir taraftan dünyanın en pahalı mazotunu kullanması, yüzde 100 artan yem ve gübre fiyatları, arpa ve buğdaydan daha pahalıya saman almaları yetmiyormuş gibi atalarından, dedelerinden kalan otlaklar, geçimlerini sağladıkları meralar, sular ellerinden alınıyor. Çorak topraklarla, aç hayvanlarla baş başa bırakılıyor. Malatya çiftçisine "Hayvancılık yapamazsınız." deniyor. Zaten Akçadağ'da, Doğanşehir'de, Yazıhan'da Yeşilyurt'ta, Dedeyazı'da, Ören'de, Reşadiye'de, Gölpınar'da, Polat'ta, Malatya'nın dört biryanında meralar kiraya verildi. AKP iktidarı yerli hayvancılığı bitirmek için son hamlelerini yapmakta” şeklinde konuştu.
“KÖYLÜLER SİNDİRİLİYOR”
Ağbaba “Köylülerin doğal ve yasal hakkı olan meralar özel şirketlere peşkeş çekiliyor. Malatya'nın köylerinde ve ilçelerindeki meralar satılmaya başlanmış, meralara hayvanları sokan köylüler gözaltına alınarak kendi topraklarından kovulmaya başlanmıştır. Meraların kiralanmasında öncelik hakkı kanun gereği köylüye verilmelidir. Ancak, yapılan ihalelerin tamamı köylüden kaçırılarak, haber verilmeden, gizli kapaklı yapılmış ve köylünün girmesi engellenmiştir. Bu ihalelere köylüler sokulmadığı gibi, basın mensupları da alınmamıştır. Bu ihalelere karşı duran, atalarından, dedelerinden, babalarından kalan toprakların satılmasına karşı çıkan, demokratik haklarını kullanmak isteyen köylüleri bazen vali, bazen kaymakam, bazen de jandarma komutanı tehdit etmiş, köylüleri sindirmeye çalışmıştır.”ifadelerini kullandı.
“EVET DİYENLER, HESAP VERİRLER”
Ağbaba konuşmasının sonunda “Değerli arkadaşlar, "Kiraya verilen alanlar köy içinde kalmamaktadır." dediler, yalan çıktı. "Vasfı bozulmuş alanları kiraya veriyoruz." dediler, yalan çıktı. "Köylünün kaybı yok." dediler, yalan çıktı. Mera alanları satışı için köylerine ulaşım imkânı kalmamıştır. Özellikle köylerin önündeki binlerce yıldan beri kullanılan alanlara, meralar yoluyla köylülerin girmesi engellenmektedir. Yani değerli arkadaşlar, meraların satışı yüzünden köylüler köylerine hapsolmuş durumdadır. Bunun elbette hesabını vereceksiniz. Mera kanununa "Evet." diyenler elbette hesabını verecektir. Bir kez daha bu kanunun gözden geçirilmesini istiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum” dedi.