AKP hükümeti halkın sokağa çıkarak tepki göstermesini adım adım engelliyor. Seymenlerin Yürüyüşü, Garnizon Koşusu’nu trafik gerekçesiyle engelleyen valilik, şehit ailelerinin ve gazilerin terörü lanetlemesini güvenlik gerekçesiyle yasakladı. 23 Nisan ve 19 Mayıs’ta Ankara’da resmi geçit töreni yaptırmayan hükümet, son olarak halkın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamasını da yasakladı. İktidarın ve valiliklerin son iki yılda halkın sokağa çıkması ile ilgili aldığı kararlar şöyle:
Önce Atatürk’ü anmak yasaklandı: AKP iktidarı 2010 yılında, Atatürk’ün Ankara’ya gelişi nedeniyle her yıl 27 Aralık’ta düzenlenen etkinlikleri, kapsamında yapılan Seymen Alayı Yürüyüşü’nü yasakladı. Yasak “Milli, mahalli törenlerinin uygulaması sırasında ana caddelerde genel yaşamı olumsuz etkileyebilecek yaya ve motorize herhangi bir program yapılamaz. Ankara’nın ana caddelerinde yalnızca ‘Ulusal ve uluslararası nitelikte takvim ve programlara bağlanmış faaliyetlere’ izin verilebilir. Bunun dışında gerekçesi ne olursa olsun hiçbir faaliyet programlara alınmayacak” gerekçesi ile duyuruldu.
Garnizon Koşusu engellendi: 27 Aralık etkinlikleri kapsamında her yıl düzenlenen, Harp Okulu öğrencilerinin Atatürk Bulvarı’ndan Anıtkabir’e kadar koşmasını içeren Garnizon Koşusu Ankara Valiliği tarafından yine 2010 yılında engellendi. Genelkurmay Başkanlığı “Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 91’inci yıldönümü kutlamaları çerçevesinde, her yıl geleneksel olarak icra edilen ‘Garnizon Koşusu’, kullanılacak güzergâhın tahsis edilmemesi nedeniyle yapılamamıştır”açıklamasını yaptı.
23 Nisan ve 19 Mayıs’a da sınırlama: Mayıs 2012’de Ulusal ve Resmi Bayramlar Yönetmeliği’nin değiştirilmesi ile 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim bayramlarında düzenlenen resmi törenlere sınırlama getirildi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın organizasyonunu Milli Eğitim Bakanlığı’na, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın organizasyonunu ise Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın sorumluluğuna veren yönetmelik değişikliği ile bu bayramlarda Ankara’da stadyumlarda düzenlenen resmi geçit törenleri yasaklandı. Birçok il valiliği Atatürk heykellerine çelenk konulmasını engelledi.
Terörü lanetlemek de yasak: Ankara Valiliği Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği’nin Ankara’da düzenlemeyi planladığı “Teröre Karşı Halk Mitingi”ne“güvenlik gerekçesi” ile izin vermedi.
Ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı: Son olarak yine Ankara Valiliği, Vatan ve Cumhuriyet Birlikteliği’nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda 1. TBMM önünde kutlama yapmasını yasakladı ve engelleyeceğini açıkladı. Ancak yasak bu kez bayram yönetmeliğine değil, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na dayandırıldı.
Basından
Valilik Mevcut Hükümet adına yasak getirebilir. Getirmek zorundadır. Ankara Valisi olmak kolay değil. Bu makamda oturmak her valinin gönlünde birinci sırada olan en büyük arzudur.
Çünkü; Ankara Cumhuriyetin BAŞKENTİDİR. Hem cumhuriyete karşı durup, hem gönlündeki 1.İdealinden vazgeçemez.
Oysa, gerçek şudur ki:
Atatürk Cumhuriyeti kurmasaydı, bu millet yani hepimiz olur muyduk?
Belki olabilirdik. Ama Ömer HAYYAM'ın şiirinde söz ettiği gibi belki olurduk. Hangi ırktan, hangi milletten babalarımız olurdu? Allah bilir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bu hassas noktayı asla aklımızdan çıkarmamalıyız.
Dinimizi, dilimizi, aile bağlarımızı, toplumsal hoşgörümüzü yitirmeden: Mustafa K. ATATÜRK öncülüğünde dedelerimizin şehit kanları ile kazandıkları ülke sınırlarımızı korumak, bayrağımıza,ilke ve devrimlerine sahip çıkmak birinci vazifemizdir.
İşte, her insanın birinci vazifesi farklı olabiliyor. Makam-mevki öncelikleri değiştirmemelidir.
Sayın Valimiz bu gerçeği unutmuş. Saygılarımla