AKP SOSYAL HAKLARA TIRPAN VURDU

AKP’nin iktidara geldiği yıldan itibaren gelir dağılımı çalışan aleyhine bozulurken haklar da ciddi biçimde daraldı. Sözleşmeli çalışana grev yasak.

AKP SOSYAL HAKLARA TIRPAN VURDU

AKP’nin iktidara geldiği yıldan itibaren gelir dağılımı çalışan aleyhine bozulurken haklar da ciddi biçimde daraldı

Kasım 2002’de iktidara gelen AKP, 2003 yılından itibaren çalışma yaşamında ciddi hak kayıplarına yol açacak düzenlemeler yaptı. 2003 yılında çıkarılan 4857 sayılı iş kanunu, esnek çalışma biçimleriyle güvencesiz ortam yarattı, 2008’de yürürlüğe giren 5510 sayılı yasayla da sosyal güvenlik haklarına büyük darbe vuruldu. Şubat 2011’de çıkarılan torba yasada da, güvencesiz çalışma iyice pekişti.

Yine AKP döneminde yoğun bir özelleştirme yaşandı, 1986-2002 döneminde 8 milyar dolarlık özelleştirme yapılırken 2002-2010 arasında 32 milyar dolarlık özelleştirme gerçekleştirildi.

Taşeron uygulaması ve ölümlü iş kazaları ciddi boyutlara vardı, sendikasızlaşma yaygınlaştı, işten çıkarmalar arttı, işsizlik oranı yüzde 10’u geçerek yapısal bir özellik kazandı. Resmi işsiz sayısı 3.2 milyon olarak açıklanırken gerçek işsiz sayısı 6 milyona ulaştı.

Gelir dağılımı giderek bozuldu, Açlık sınırının 868 TL olduğu ülkemizde net asgari ücret 630 TL olarak belirlendi. AKP döneminde reel ücretler yüzde 14.1 geriledi.

Sosyal güvenlik haklarına darbe

Sosyal güvenlik haklarına ilk darbe 1999 yılındaki 4447 sayılı yasayla yapıldı, ikinci darbe 5510 sayılı yasayla AKP döneminde gerçekleşti. Önce SSK hastaneleri Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Ardından 2008 yılında 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu yasalaştı. 5510 sayılı yasanın başlıca özellikleri şöyle:

* Yeni işe girecek olan kadınlar 58, erkek sigortalılar ise 60 yaşında emekli olacak. Emeklilik yaşı 1 Ocak 2036 ve 31 Aralık 2037 tarihleri arasında kadınlarda 59, erkeklerde 61 olacak. Bu tarihten sonra emeklilik yaşı kademeli artacak ve 2048’de kadın ve erkekler için 65’te eşitlenecek.

* Prim ödeme gün süresi 7 binden 7 bin 200 güne çıkarıldı.

* Gazeteci, postacı, gemi adamı, infaz memuru, uçuş personeli, tren makinistleri gibi meslek sahiplerinin yıpranma hakkı kaldırıldı.

* Emekli aylığı bağlama oranı, yeni işe girenler açısından her yıl için yüzde 2 uygulanacak. Eskiden bu oran Emekli Sandığı’nda yüzde 3, SSK ve Bağ-Kur’da da yüzde 2.5 idi. Yasa öncesinde SSK ve Bağ-Kur’da emekli aylığı bağlama oranı yüzde 65 iken bu yasa sonrasında yüzde 50’ye kadar düşecek.

* Emekli aylığının hesaplanmasında kullanılan güncelleme katsayında GSMH’nin, yani refah payındaki artışın yüzde 100’ü değil yüzde 30’u dikkate alınacak.

* 30 Nisan 2008’den sonra ilk defa sigortalı olanlar, emekli iken prim ödeyip emekli aylıklarını alamayacaklar, emekli olup çalıştıkları takdirde emekli aylıkları kesilecek.

*) Ücretli ya da SGK’den aylık alan çocuksuz dul eşe bağlanan ölüm aylığı yüzde 75’ten yüzde 50’ye düşürüldü.

* Muayene ücretleri devlet hastanelerinde 8 TL, özel hastanelerde 15 TL olarak belirlendi.

* İşsiz kalanların sağlık hizmetinden yararlanma süresi 6 aydan 3 aya indi.

* Brüt asgari ücretin üçte birinden fazla geliri olanlar zorunlu genel sağlık sigortası primi ödeyecek. Prim ödeyemeyene sağlık hizmeti yok.

Anayasa değişti

AKP tarafından gündeme getirilen 26 maddelik anayasa değişiklik paketi, 12 Eylül 2010’da halkoyuna sunuldu, yüzde 58 oyla kabul edildi. Değişikliklerinde çalışma hayatındaki iyileştirmelerden ve yeni haklardan söz edildi.

Oysa emek ve meslek örgütlerinin büyük çoğunluğu bu değişikliklere itiraz etti ve hak kayıplarına dikkat çekti. Anayasa değişikliklerinde, birden fazla sendikaya üyelikadı altında aslında zayıf ve güdümlü bir sendikacılığın önünün açılacağı, memura toplusözleşmeli grev hakkının tanınmadığı, aksine Kamu Görevlileri Hakem Kurulu adıyla zorunlu tahkim müessesesinin getirildiği belirtilerek kamu çalışanına grev hakkının yasaklanmasına vurgu yapıldı.

Öte yandan anayasanın 54. maddenin 7. fıkrasında bazı grev yasaklarının kaldırılmış olsa bile aynı maddenin 1. fıkrasının korunması nedeniyle genel grev, hak grevi gibi grev haklarının önünün kesilmekte, hiçbir Avrupa anayasasında yer almayan lokavt hükmü anayasada korunmakta, yerindelik denetimi değişikliği ile de özelleştirme uygulamalarının yargı denetiminden kaçırılmasının amaçlandığı görülüyor.

Esnek çalışmayı toplusözlemeye koymak isteyen MESS’e karşı direnen Birleşik Metal-İş Sendikası, çıktığı grevlerin ardından sözleşmeleri işçinin isteği doğrultusunda imzaladı.

Sözleşmeli çalışana grev yasak

25 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6111 sayılı torba kanunu, işverenlerin vergi ve sigorta prim borçlarına af getirirken aynı zamanda çalışanlarla ilgili dört temel yasada yeni hak kayıplarına yol açan düzenlemeler yaptı. Torba yasadaki hak kayıpları şöyledir:

* Stajyer sömürüsü artıyor:

Artık 5 işçinin çalıştığı işyerlerinde de stajyer çalıştırılabilecek. Eskiden bu sınır 20 işçi idi. Ayrıca stajyerlerin ücreti 239 TLden 189 TLye düşürülüyor. 20den az işçinin çalıştığı işyerinde bu miktar 100 TLnin bile altına iniyor.

* Kısa çalışma ödeneği fona yıkılıyor:

Genel ekonomik krizin yanı sıra sektörel ve bölgesel krizlerde de kısa çalışma ödeneği verilecek, böylece işverenin ücret ödeme yükümlülüğü fona devrediliyor.

* Kısa süreli çalışmada GSS primini işçi ödeyecek:

1 Ocak 2012den itibaren özel sektörde kısa süreli çalışanların boşta geçen günlere ait Genel Sağlık Sigortası primini artık kendisi ödeyecek. Kamuda devlet ödüyor.

* Kadrolu işçiye sürgün:

Belediyelerde kadrolu çalışan işçiler, rızası dışında MEB ve Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatlarına gönderilecek. 5 gün içinde işe başlamayan işten çıkarılacak.

* Sözleşmeli personele grev yasağı:

Sözleşmeli personelin sendika üye olması serbest ancak greve katılması, grevi desteklemesi, propaganda yapması yasak.

* Özel sektörden bürokrat:

Özel sektörde 10 yıl çalışan bir yönetici kamuda görevlendirilebilecek. Yani kamu özel sektör zihniyetiyle yönetilecek.

* İşsizlik Fonu amaç dışı kullanılacak:

Hükümet, fon gelirlerinin yüzde 50sine el koyabilecek,

31 Aralık 2015e kadar yeni işçiler için işveren primi fondan ödenecek,

Mart 2002den 31 Aralık 2010a kadar fonda 61.5 milyar TL birikti. Bunun 3.8 milyar TLsi yani ancak yüzde 6sı işsizlere verildi,

Halen 184 bin kişi işsizlik ödeneğinden yararlanıyor. Yani her 100 işsizden ancak 6sı işsizlik parası alabiliyor,

Fondan GAPa ve işverenlere prim desteği olarak 11 milyar TL kaynak aktarıldı. Bu fonun yüzde 18ini oluşturuyor.

* Kamu çalışanının iş güvencesi riske giriyor:

Kademe ilerlemesi için disiplin cezası almama şartı getirildi.

8 saatlik günlük çalışma süresi arttırılabilecek.

Performans uygulaması getiriliyor.

Memur rızası dışında 6 aya kadar başka yere gönderilebilecek.

Tüm uzman personel, sözleşmeli statüye geçiriliyor.

Uzmanlık isteyen denetim yetkisi düz memurlara veriliyor. Yolsuzluğa ve iş kazalarına olanak sağlanıyor.

İş yavaşlatan memur ile disiplin cezası alan aday memurun işine son veriliyor.


Esnek çalışma iş yasasında

32 yıl aradan sonra 2003 yılında iş kanununda köklü değişiklikler yapıldı. İş hukukunun temel prensibi olan işçiyi korumailkesinden uzaklaşılarak işletmenin korunmasıilkesi benimsendi.

10 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı iş kanunu ile esnek çalışma biçimleri yasallık kazandı. Böylelikle part-time (kısmi süreli) çalışma, çağrı üzerine çalışma, evde çalışma, ödünç iş ilişkisi (kiralık işçilik) gibi esnek çalışma modelleri gündeme geldi.

4857 sayılı yasayla asıl işveren - alt işveren ilişkisi yeniden tanımlandı, işverenin asıl nitelikteki birtakım işlerini alt işverene (taşerona) vermesine olanak sağlandı. Böylece sendikal örgütlenmenin önündeki en önemli engellerden biri olan taşeron uygulaması yaygınlaştı.

Deneme süresi bir aydan iki aya çıkarıldı, özel istihdam bürolarının kurulmasına izin verildi. Yine aynı yasada, iki aylık süre içinde haftalık ortalama 45 saat olmak koşuluyla günde 11 saatten haftada 66 saat çalışılmasına olanak sağlandı. Bu yolla işverenin fazla mesai ücreti ödememesine imkân tanındı.

4857 sayılı yasanın geçici 6. maddesinde Kıdem Tazminatı Fonunun kurulacağı belirtilerek kıdem tazminatına göz dikilmiş oldu. 2002de Ecevit hükümeti döneminde çıkarılan 4773 sayılı kanunla 10 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde işçilere iş güvencesi hakkı sağlanıyordu.

AKP döneminde çıkarılan 4857 sayılı yasayla iş güvencesi hakkından yararlanma 30 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde geçerli oldu. Bu durumda iş güvencesinden yararlanan işyeri sayısı, toplam işyerlerinin ancak yüzde 10una denk geliyor. Ayrıca işyerinde altı aydan az kıdemi olanlar da iş güvencesinden yararlanamıyor.

Cumhuriyet

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner40

banner45

banner57

banner39

banner44

banner56