Hopa’da emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüyle sonuçlanan olayları AKP Ankara İl Başkanlığı önünde protesto eden ve haklarında “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla dava açılan 22’si tutuklu 28 sanık, hâkim karşısında çıktı. Tutuklu tüm sanıklar tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Mahkeme ayrıca, gözaltında işkence iddialarını araştırmak için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma dosyasını istedi. Duruşma 13 Mart’a ertelendi.
Özel yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkmesi’nde başlayan davada sanık avukatlarından Ayhan Erdoğan, iddianameyle Hopa’da yaşanan polis şiddetinin üstünün örtülmeye çalışıldığını belirterek “Terörle Mücadele Yasası artık AKP’yi koruma yasasına dönmüştür. İddianamede solcu olmak terörist olmakla özdeşleştiriliyor” dedi.
Erdoğan, olayın terör suçu olmadığını, olsa olsa 2911 sayılı yasaya muhalefet kapsamına alınabileceğini, bu nedenle dosyayla ilgili görevsizlik kararı verilmesini talep etti. Savcı Hakan Yüksel ise talebin reddedilmesini istedi. Yüksel, 31 Mayıs günü yapılan basın açıklamasının terör örgütleri adına faaliyette bulunan legal oluşumların içinde yer alan bazı kişiler tarafından “kamu düzenini bozmak için” yönlendirildiğini ileri sürdü. Bunu destekleyen “istihbari bilgiler” alındığını belirten Yüksel, “6 sanığın dışındakiler Öğrenci Kolektifleri ve Halkevleri üyesidir. Sanıklar THKP-C Devrimci Gençlik Devrimci Yol silahlı örgütü adına legal faaliyette bulunmaktadırlar” dedi.
Heyetin kararını açıklayan başkan Dündar Örsdemir, talebin oybirliğiyle reddedildiğini söyledi.
Sanık Kadir Aydoğan da katıldığı eylemlerin anayasal hak olduğunu belirtti. Aydoğan, gözaltına alındığında TEM Şubesi’nde bir polis amirinin “10-15 kişi tutuklanacaksınız, 4-5 ay yatıp aklınız başına gelecek” dediğini söyledi. Aydoğan, “Burada Halkevleri faaliyetleri yargılanmaktadır. Ulaşım zammı eylemi dahi delil olarak dosyaya girmiş. Sol ve sosyalist fikirlerin yargılandığı cadı avı yaşanmaktadır. Korku imparatorluğu yaratılmak isteniyor. Gerçek terör bu baskılardır” dedi.
Halkevleri MYK üyesi Mahir Mansuroğlu, “Panzerlerin arkasındaki polisler bize sürekli hakaret etti. ‘Metin Lokumcu ölümsüzdür’ dediğimizde ‘Görürsünüz siz ölümsüzlüğü’ yanıtını verdiler. Hiçbir ikaz yapılmadan gaz bombalarıyla bize saldırdılar. Çok yoğun gaz atılınca ben de olay yerinden uzaklaştım. 15 gün sonra sokakta yürürken gözaltına alındım. Sorguda eyleme katıldın mı diye sordular. Ancak iddianameye baktığımda terör örgütü üyeliği suçlamasıyla karşı karşıya kalmışım. Bunu anlamış değilim” diye konuştu.
Deniz Feneri yolsuzluğuna işaret eden Mansuroğlu, “Biz insanların dinsel duygularını istismar ederek topladığımız paraları zimmetimize geçirmedik” dedi.
Tutuklu sanık Can Kaya, yanında getirdiği “yasaklı” Lenin’in “Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması” adlı kitabı mahkeme heyetine verdi. Kaya, kitaba cezaevinin dahi karışmadığı, yayının iddianameye delil olarak girdiğine dikkat çekti. Mahkeme Başkanı Örsdemir de bu kitabın ilk sayfasında cezaevi eğitim kurulunun “Görülmüştür” damgası olduğunu tutanağa geçirdi.
Tutuksuz sanık Sevgi Sönmez, gözaltına alındığında polis aracında yaşadıklarını anlattı. Sönmez, “Sürekli olarak darp edildim. Bir polis beni tecavüz etmekle tehdit etti” diye konuştu.
Mahkeme de örgüte inanmadı
Öte yandan mahkeme, her sanığa savunmalarının ardından sorular yöneltirken “örgüt suçlamasına” girmedi. Soruların neredeyse tamamı Hopa olaylarına ilişkin basın açıklamasında yaşananlara yönelik oldu.
Cumhuriyet