TÜRKÜ OLUP AKMAK: ARGUVAN VE EĞİN TÜRKÜLERİ -II
Hüseyin ŞAHİN-Süleyman ÖZEROL
(Geçen Haftadan Devam)
Türküler... Türkülerimiz... Kimi zaman gurbetteki sevdalıya, kimi zaman sılada kalan yâre yakılan türküler.. Sevda da, acı da insan için değil midir? Arguvan türküleri benzeşim-etkileşim bakımından Sivas-Çamşıhı, Doğanşehir-Polat, Barak ezgileriyle yoğun bir etkileşim içinde olmakla birlikte, Erzincan-Kemaliye(Eğin) ilçesi türküleriyle de söz bakımından bir benzerlik göze çarpmaktadır.
Gurbette giden \"ela gözlü\" yü beklemek zor zanaattır sılada kalanlar için.. Malatya`nın türkü pınarı Arguvan ile Malatya`ya bağlı bir dönem ilçesi de olan Erzincan- Eğin(Kemaliye) yöresi türküleri incelendiğinde, sıladan gurbete yazılan mektuplarda hasret dile getirilmiştir. Çoğu zaman ayrılık, sevda, özlem ezgilerle kalıcı bir sözlü kültür geleneği olarak bir sonraki kuşağa taşınmış; bağlamanın telinde, kavalın nefesinde ölümsüzleşmişlerdir. Arguvanlı gurbetten söz ederken: \" İstanbul değil ki gidem de gelem/ Şu uzak yerlere can mı dayanır\" derken, Eğinli ise: \" Ağam İstanbul mu Eğinli misin/ Sılaya gelmeye yeminli misin\" diye gurbete gönderdiği eşine, sözlüsüne, oğluna seslenir türkülerinde...
013)-\"Gide Gide Gavur Eli Yurd olur\" söz başlı türkünün 2.ci dörtlüğünde sadece 3.dizede değişiklik görülür.Ortak motif yâr`dir. Yârden ayrı kalmaya sitemdir:
Arguvan):
\"Sabahınan esen seher yeli mi
Benim gönlüm divane mi deli mi
Durur durur yar göksünü geçirir
Yoksa bugün ayrılığın günü mü \"(28)
(Eğin):
\"Serin serin esen seher yeli mi
Benim aklım divane mi deli mi
Gözlerimden kanlı yaşlar akmada
Hain felek ayrılığın günü mü\"(29)
014)- Sevdalı olmak, iyi günde kötü günde birbirine daha sıkı bağlanmak...Türkülerin ezgileri, yöresi vb. farklı da olsa sevdanın-aşkın güzelliği biraz da naz etmektir;
(Arguvan):
\"Kırmızı gül olsan har olamazsın
Azireyil olsan can alamazsın
Dünyayı halbıra koysan elesen
Sen de benim gibi yar bulamazsın\"(30)
(Eğin):
\"Kırmızı güllere har olamazsın
Sen bir vefasızsın yar olamazsın
Şu dünyayı eleklerden elesen
Benim gibi sadık yar bulamazsın\"(31)
015)- Yine yâr için, sıladan gurbetteki sevdalıya hasret dolu bir türküde sözler şöyledir:
(Arguvan):
\"Gökteki yıldızı sayan olur mu
Benim gibi yara yanan olur mu
Benim böyle ara yerde gezdiğim
Acep gider yara ayan olur mu\"(32)
(Eğin):
\"Gökteki yıldızı sayan olur mu
Dertlinin halini beyan olur mu
Aşkın beni yakar yakar kül eder
Acep nazlı yare ayan olur mu\" (33)
016)- \"Arguvan Türküleri\" adlı eserin \"Geldi Geçti Gapımızdan Harınan (TM:163)\" no`lu türkü metninin 2.ci dörtlüğünde yine sevgiliye ümitsiz bir kavuşma özlemini dile getiren dizeler, Egin`de okunan türküde de göze çarpar.Eğin türkülerinde \"Ela gözlüm\" türküleri gurbetteki eşi, nişanlıyı dile getirmek için kullanılan bir yerel motif olarak karşımıza çıkar:
(Arguvan):
\"Gül dalına konmuş bülbül yavrusu
Ben bu derde dayanamam doğrusu
Yürekten yanarım dilden söylemem
Bu dert beni öldürecek doğrusu\" (34)
(Eğin):
\"Gül dalına konmuş bülbül yavrusu
Aşkım çoktur dayanamam doğrusu
Ela gözlerini sevdiğim ağam
Böyle imiş alnımızın yazısı\" (35)
017)- Arguvan`da \"Güneşe Söylen Ki Erken Doğmaya\" söz başıyla okunan türkü, Anadolu`nun çeşitli yörelerinde \"Güneşe söylen ki erken doğmasın/Nazlı yâr yoldadır benzi solmasın/Şu yazın sıcağı baharın yeli/Bana değdi o güzele değmesin\"(36) diye okunurken, yâre gelen ya da gelecek olabilecek her türlü zararın ve belaların kendisine gelmesi istenir:
(Arguvan):
\"Güneşe söylen ki erken doğmaya
Nazlı yar yoldadır benzi solmaya
Temmuzun sıcağı zehmeri karı
Bana değdi nazlı yara değmeye\" (37)
(Eğin):
\"Selvi kavak dallarını eğmesin
Söyleyin bülbüle hare değmesin
Sabahın güneşi temmuzun yeli
Bana değsin nazlı yara değmesin\" (38)
018)- Eğinli ve Arguvanlı için kazanç kapılarından biri hatta en önemlilerinden birisi İstanbul`dur.En zor olan ise İstanbul`a kazanç yapmaya giden eşi, nişanlıyı, kardeşi beklemektir. Oradan sılaya gelen hemşerisiyle selam gönderildiği gibi mektup ile de gurbetten sılaya, sıladan gurbete özlemler iletilir türkülerde... Elin getirdiği selam asla yeterli olmaz, kavuşmak için bir kuş donuna girmek olsa da bu kabullenilir.Canını bile yâri uğrunda kurban olarak vermekten sakınmaz;
(Arguvan):
\"İstanbul`un içi dolu narınan
Uzak düştüm görüşemem yarınan
O yar bana selam salmış elinen
Elinen gelen selamı neydem\" (39)
(Eğin):
\"İstanbul çarşısı dolu narınan
Bir kuş olam söyleşeyim yarınan
Ömrümü geçirdim ahu zarınan\" (40)
(Eğin):
\"Sabahın erinde günden ileri
Sevmedim kimseyi senden ileri
Sen bir ziyaretsin kurban istersin
Kurban bulamadım candan ileri\" (41)
(Eğin):
\"Yağmurlar başladı kardan ileri
Keserler elmayı nardan ileri
Yarimin başına bir hal gelirse
Ağlayanı olmaz benden ileri\" (42)
019)- \"Karşıki Dağları Da Kar Geldi Bastı \" söz başlı olarak Arguvan yöresinde okunan türkü ile Eğin yöresindeki okunuşunda dizelerin birbirine karışmış olduğu, birinde yer adı-Apçağa- denildiği halde, diğer okunuştaki \"cadde\" deyiminin yeni olarak dizelerde yerini aldığı izlenimi akla gelmektedir. Türkü Arguvan yöresinde \"Ha dağlar ha dağlar/Elleri koynunda bir gelin ağlar\" bağlantısıyla tarlada ekin biçmede \"Hon Türküsü\" olarak da okunmaktadır:
(Arguvan):
\"Karşıki dağları da kar geldi bastı
İşleyen yolları da caddeyi kesti
Ben şad olam dedim gam beni bastı
Ben şad olsam zalım felek raz`olmaz\"(43)
(Eğin):
\"Apçağa dağını kar geldi bastı
Dedim ki şad olam gam beni bastı
Deli gönül sılasına arzılar
Sılanın yolunu sel geldi bastı\" (44)
020)- \"Kırmızı gül\" söz başıyla başlayan türküler özellikle Arguvan yöresinde yaygındır, Eğin türküleri de Arguvan ile söz benzeşimi yönüyle etkileşmiştir:
(Arguvan):
\"Kırmızı gül yar elinde kurumaz
Alem güzel olsa yara uyamaz
Ben derdimi dağa daşa söylesem
Derdim çoktur dağlar taşlar dayanmaz\" (45)
(Eğin):
\"Kırmızı gül yar elinde kurumaz
Dünya güzel olsa yare uyamaz
Dedim ömür boyu ikimiz olak
Kıskanan çok yanımızdan ayrılmaz\"(46)
(Arguvan):
\"Kırmızı gülünen açtım ben seni
Güzeller içinde seçtim ben seni
Kağıt arasında sırmalın teli
Boyunu boyuna ölçtüm bu sene\"(47)
(Eğin):
\"Kırmızı güllerle açtım ben seni
Güzeller içinde seçtim ben seni
Kağıt arasında sırmanın teli
Boyunu boyuma ölçtüm ben seni\"(48)
Türkü sözleri karşılaştırıldığında \"kırmızı gül\"ün sevdanın, hasret ve özlemin bir sembol motifi olarak sık sık kullanıldığını görürüz.Bunun yanı sıra türkülerde: Su, dere,nehir (Fırat), doğa olayları(kar-kış-yağmur-sıcak) yüce dağ/dağlar, yayla/serin yayla, çiçek, arı, kuş, fiziki özellikler, kaş-göz vb. gibi motiflerin de kullanışı yaygın olarak karşımıza çıkar. Bir örnek vermek gerekirse;
(Arguvan):
\"Yaylaya giderken yolun olayım
Açılmış bahçende gülün olayım
O yar çiçek ben arısı olayım
Öksedikçe dallarına konayım\" (49)
(Eğin):
\"Fırat kenarında balık olaydım
Yüze dala nazlı yari bulaydım
O yar çiçek ben de arı olaydım
Seher vakti gerdanına konaydım\"(50)
(Eğin):
\"Apçağa dağının karı olaydım
Yarımın sevenin yari olaydı
O yar çiçek ben de arı olaydım
Seher vakti yaprağına konaydım\"(51)
021)- \"Türkülerdeki söz benzeşimlerinde ana temalar gam yükü /dert(keder) ve sitem, nazlanma olabilmektedir. O kara kaşlar, siyah saçlar, o ela gözler...Gurbet-sıla arasındaki özlem, hasretlik; derdi, gamı, acıyı, sevinmeyi/üzülmeyi de beraberinde getirmiş, bunlar türkülerin ezgilerinde kendilerini ifade etmişlerdir:
(Arguvan) :
\"Malatya elinde kervanım mı var
Beni öldürmeye fermanın mı var
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim götürecek dermanım mı va\"r (52)
(Eğin):
\"Yüce dağ başında harmanım mı var
Sırmadan işlenmiş yorganım mı var
Olanca derdini yük ettin bana
Benim götürecek dermanım mı var\"(53)
(Arguvan):
\"Kaşların altında gözler oynuyor
Bu ne şekil gönül yâre doymuyor
Dosta gidem dedim nasip olmuyor
Divaneyim beni yâre gönderin\"(54)
(Eğin):
\"Kara kaş altında gözler oynuyor
Bu ne şekil sevda gönlüm doymuyor
Ela gözlerini sevdiğim ağam
Senden ayrılalı yüzüm gülmüyor\"(55)
(Arguvan):
\"Yaz ayı da güz ayına bağlıdır
Benim yarım güzellere bağlıdır
Dünyanın dolusu hep güzel olsa
Benim gönlüm bir yavruya bağlıdır\" (56)
(Eğin):
\"Yaz ayıda güz ayına bağlıdır
Giyinmem karayı üstüm allıdır
Cihan güzel olsa dönüp de bakmam
Deli gönül nazlı yara bağlıdır.\"(57)
022)- \"Ne kadar derdin, tasan olursa olsun ele karşı hiçbir şey olmamış gibi durmak gerek\", \" diye öğrenmişiz çocukluğumuzdan beri..Öyle ki aşık olduğumuzu, sevdalandığımızı bile ellerin duymasını istemeyiz, buna \"Adını çıkarmamak\" denilir;
(Arguvan):
\"Örtün pencereyi esmesin yeller
Dertli olduğumu bilmesin eller
Daha da sarardı şu gonca güller
Bu ayrılık devam eder bir zaman\" (58)
(Eğin):
\"Odamı camlattım esmesin yeller
Aşık olduğumu duymasın eller
Bahçende açılmış kırmızı güller
Gülünü ben derem duymasın eller\"(59)
023)- Arguvan ve Eğin Fırat`a komşudur. Onun içindir ki türkülerinde \"Fırat\" motifi de kullanılmıştır. Ancak Fırat motifi çoğu defa hikayede ana konuyu oluşturmaz, diğer dizeyle bağlantıyı tamamlama da daha çok kullanılmıştır;:
(Arguvan):
\"Fırat kenarında kayık değilim
Yardan ayrılalı ayık değilim
Bir çift selamına layık değilim
Gelen yolcuları eğlersin pınar\"(60)
(Eğin Dedikleri Türküsü):
\"Fırat kenarında -kurban- kayık değilem
Senden ayrılalı da ayık değilem
Bir tek (çift) selamına layık değilem
Yen gel ağam yen gel Eğinli misin
Sılaya gelmeye yeminli misin\"(61)
(Eğin):
\"Fırat kenarında kayık değilim
Senden ayrılalı ayık değilim
Herkes sevdiğine neler gönderir
Bir kuru selama layık değilim\"(62)
024)-Türkülerle sevda, aşk, hasretlik, acı, sevinç, özlem vb. anlatılırken yerel deyim/ söz kalıplarından, atasözlerinden, töre-tören ve geleneklerin algılayış ve tanımlama, adlandırma öğelerinden de azami derece de yararlanılmıştır. \"Armut ağacına da yaslanmayasın/ Yarim var diye de güvenmeyesin/ El gızı dediğin uçan bir guştur/ Sakın tatlı dillerine de inanmayasın\" Bu dörtlükte gönülsüz bir sevda ilişkisinin her an bozulabileceği, kopacağı ve hatta bir kuş gibi bir gün başka yere gidip kaybolacağından duyulan endişe dile getirilmiştir. Ancak Armut, Ardıç, İğde, Zeytin, İncir, Kayısı, Kızılcık, Yılgın, Selvi, Kavak, Söğüt, gibi ağaç isimlerinin Eğin ve Arguvan türkülerinde motif olarak kullanıldığı görülür:
(Aguvan):
\"Yüce dağ başında armut ağacı
Dökülmüş yaprağı kalmış siyeci
Eğer senin gönlün bende yoğ ise
Sen bana gardaş de ben sana bacı\"(63)
(Eğin):
\"Yüce dağ başında ardıç ağacı
Dökülmüş meyvesi kalmış ağacı
Nazlı yar benden usandı isen
Sen bana gardaş de ben sana bacı\"(64)
025)- Gurbete gitmek sadece kazanç yapıp tekrar sılaya gelmek anlamına gelmez. Genç delikanlı bir kıza sevdalıdır, nişanlıdır ya da evlidir.Bu ayrılık, hasretliğin en büyüğüdür, teskere için günler sayılır...
(Arguvan):
\"Şu gedikten aşırdılar yolumu
Asker idim bağladılar kolumu
Koymadılar aylar geçe yıl geçe
İstediler Arguvan`dan yarimi
(Almanya`dan istediler yarimi)\" (65)
(Eğin):
\"Gelin oldum bağladılar alımı
Örmediler zilifinin dalını
Koymadılar üç günümüz beş ola
Erzurum`a yolladılar yarimi\"(66)
026)- Vereceğimiz birkaç örnek dörtlükte ; vefasızlık, hasretliğe artık canın dayanamadığı, gurbetliğin ya birinin tecellisi ya da bahtı olabileceği ortak ana temalar olarak benzeşim gösterirler. Öyle ki gurbete giden sevdalısının gönderdiği mendili sitemle yakmış, \"Bakman benim gülüp eğlendiğime/Gülüp eğlenmem de ele karşıdır\" demiştir.\"Yüce dağ başında bir kuru dikme/Dikmenin köküne karanfil dikme\" derken de \"Sakın ha benden başkasına göz dikmeyesin\" diye de kinayeli bir söz ile karşılık verdiğini görürüz. Bu madde başlığında belirtilen söz benzeşimlerine birkaç örnek veriyoruz:
(Arguvan):
\"Yüce dağ başından indim yol sandım
Ayağıma diken battı gül sandım
Bende seni bir vefalı yar sandım
İşin gücün düzen imiş sevdiğim\"(67)
(Eğin):
\"Has bahçenin duvarını yol sandım
Ayağıma diken battı gül sandım
Ela gözlerini sevdiğim ağam
Hasiretlik çeke çeke usandım\"(68)
(Arguvan):
\"Yarın mendilinin ucunu yaktım
Tükettin ömrümü yoluna baktım
Ya senin tecellin ya benim bahtım
Gitti gurbet ele döner mi bilmem\"(69)
(Eğin):
\"Ağam yolladığın yazmayı yaktım
Çürüttüm ömrümü yoluna baktım
Ela gözlerini sevdiğim ağam
Ya senin tecellin ya benim bahtım\"(70)
(Eğin):
\"Yüce dağ başında bir kuru dikme
Dikmenin köküne karanfil dikme
Ela gözlerini sevdiğim ağam
Benden başkasına sakın göz dikme(71)
(Arguvan):
\"Yüksektir ayvanı yele karşıdır
Bülbülün feryadı güle karşıdır
Bakman benim gülüp eğlendiğime
Gülüp eğlenmem de ele karşıdır\"(72)
(Eğin):
\"Evimiz yüksektir yele karşıdır
Gözümden akan yaş sele karışır
Kömür gözlerini sevdiğim ağam
Gülüp oynadığım ele karşıdır\"(73)
KAYNAKÇA (Geçen Haftadan Devam):
(28)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.481
(29) Her Yönüyle Kemaliye: s. 283
(30)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.485
( 31) Her Yönüyle Kemaliye: s. 294
(32)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.487
( 33) Her Yönüyle Kemaliye: s. 294
(34)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.476
(35) Her Yönüyle Kemaliye: s. 326
(36) C.KUDRET: Örneklerle Edebiyat Bilgileri, C:1, İnkılap ve Aka Kitabevi Yay., İstanbul
1990, s.294
(37)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.497
(38) Her Yönüyle Kemaliye: s. 306
(39)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.507
(40) Her Yönüyle Kemaliye: s. 323
(41) Her Yönüyle Kemaliye: s. 306
(42) Her Yönüyle Kemaliye: s. 313
(43)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.516
(44) Her Yönüyle Kemaliye: s. 323
(45)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.525
(46) Her Yönüyle Kemaliye: s. 277
(47)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.521
(48) Her Yönüyle Kemaliye: s. 277
(49)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.521
(50) B. TARLABAŞI: A.g.e., s. 159
(51)Her Yönüyle Kemaliye: s. 348
(52)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.525-527
(53) Her Yönüyle Kemaliye: s. 319
(54)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.528
(55) Her Yönüyle Kemaliye: s. 304
(56)H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.532
(57) Her Yönüyle Kemaliye: s. 304
(58) H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.539
(59) Her Yönüyle Kemaliye: s. 304
(60) H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.541-542
(61) B. TARLABAŞI: A.g.e., s. 142
(62) Her Yönüyle Kemaliye: s. 290
(63) H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.552-553
(64) Her Yönüyle Kemaliye: s. 318
(65) H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.564-565
(66) Her Yönüyle Kemaliye: s. 330
(67) H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.568
(68) Her Yönüyle Kemaliye: s. 303
(69) H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.573-574
(70) Her Yönüyle Kemaliye: s. 294
(71) Her Yönüyle Kemaliye: s. 318
(72) H.ŞAHİN-S.ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s.583
(73) Her Yönüyle Kemaliye: s. 276