Geçen yıl, 12. Arguvan Uluslararası Türkü Festivali, 20 temmuz 2015 de gerçekleştirilen ve 33 canımızı yitirdiğimiz Suruç katliamı nedeniyle, yerinde ve doğru bir kararla iptal edilmişti. Bu gerekçe sağlam akıl-vicdan temeline dayanmakta olup, katledilen gençlerimizin yasını tuttuk. Ülkemiz, Suruç katliamı ile birlikte maalesef katliamlar ülkesine dönüştü/dönüştürüldü!
15 temmuz 2016 darbe girişimi (! ) nedeniyle, demokrasi nöbeti adı altında,her türden faşist ve dinci-yobaz ülkenin bütün cadde, sokak ve meydanlarında akşamdan sabaha kadar rabia işaretleriyle, ırkçı, dinci sloganlarla,ıslıklar, kornalar çalarak hatta davul-zurna eşliğinde oynayarak eğlenen insanlar, topluluklar var. Peki, bu insanlara ne demeli! Yasmı tutuyorlar yoksa bayram mı ediyorlar! Yada neden bir güvenlik endişesi taşımıyorlar (!)
Hatta bugünlerde siyasi partiler,üst üste kentlerin meydanlarında miting yapma kararı alıyor! Biz ise kültürel etkinlik olan türkü festivali ni iptal kararı alıyoruz vay be!
Bizde kendi meydanımızda türkülerimizi söyleyemeyeceğiz ha.Olacak iş mi bu?
Yoksa sadece Arguvan türkü festivali mi ülkede olmayan huzuru, güveni tehlikeye atacaktı? Yada festivalde insanlar bir saldırıya maruz kalacaktı! Yada festivale yönelik saldırı olacaksa, bu hangi istihbarat birimlerinin bilgisine yada belli şahısların duyumlarına dayandırılıyor?
Böyle bir bilgi varsa şayet, festival ın iptali basın açıklamasında neden gündeme getirilmedi?
Yoksa, bir paranoyak düşünce ile mi festival iptal edildi? Bütün bu soruları Arguvan kamuoyu adına soruyorum!
Elbette ki, festival tertip komitesi nin ve Arguvan halkının festivalle ilgili olarak bir takım endişe ve kaygıları vardır, olacaktır! Ama korkuların üstesinden ancak birlikte hareket etmek, dayanışmak ve güven duygusunu halka hissettirmekle gelinebilirdi.
Gelelim, bu yılki türkü festivali nin iptal edilme sürecine!
Ben, temmuzun ilk haftası gibi Istanbul dan Arguvan a geldim.Diyaloglar ve aldığım bilgilerle şunu gördüm:Arguvan da bir çok şahıs, festivalin güvenlik açısından yapılmaması gerektiğini, bu sorumluluğu kimsenin üstlenmeyeceğini ve dolayısıyla da bilinçli - bilinçsiz, iyi niyetli-art niyetli olarak bir korkuyu topluma pompalıyorlardı! Adeta, festivalin iptal edilmesinin alt yapısını hazırlıyorlardı.Tamda faşizmin istediği buydu! Korkmak, yılmak ve sinmek. Sonrada, bir muktedirin gücüne tapınmak.
Oysa şu gözardı edilmişti:devletin, kuruluş ve işleyiş amaçlarından en önemlisi" yurttaşların can güvenliğini, yaşama özgürlüğünü güvence altına almaktır, sağlamaktır! "(!)
Ülkemizin içinde bulunduğu kaos ve şiddet sarmalında/sürecinde bir nebzede olsa, Türkülerimizin barış ve kardeşlik sesiyle karanlıkların dağılmasına vesile olarak türkü festivalimizi pekâlâ büyük bir dikkat, tedbir ve toplumsal birlik-dayanışma içinde yapabilir hatta bu bağlamda ülke kamuoyuna barış mesajımızı iletebilirdik!
Zaten terörün amacı insanları korkutmak, yıldırmak, sindirmek ve nihayetinde güce tapındırmaktır!
Ama olmadı! Yine korku, panik ve endişe bizleri esir aldı(!) Faşizm, kendisini her zaman korkular üzerinden tahkim etmektedir! Buna bağlı olarak da karanlıklar, koyulaşmaktadır! OHAL ilk meyvesini böylece Arguvan da almış oldu.
Oysa, türküler güneşi, barışı, kardeşliği, dostluğu ve insanlığı çağırır! Karanlığın panzehirinden biri de türkülerdir!
William Shakespeare in türkülerle ilgili bir güzel sözü var bilirsiniz!
"Bir ulusun türkülerini yapanlar, yasalarını yapanlardan daha güçlüdür! "
Pirsultan Abdal güneşi ve aydınlığı deyişlerinde erdemimize, vicdanımıza, mertliğimize, ezilen ve sömürülenin yanında olmamıza, zalimlere karşı durmamıza rehber kılmadımı?
Peki, türküsüz Arguvan düşünülebilir mi?
Ben Arguvan türkülerini şöyle tanımlamıştım:"Yüreğinin derdini, diline yükleyenlerin çığlığıdır Arguvan türküleri! "
Türküleri öksüz ve yetim bırakmayalım!
Şunu bilmenizi isterim ki, Arguvanlılar ın hepsi olmasada çoğunluğu barışın, kardeşliğin, sevginin, dostluğun, insan haklarının, demokrasinin, laikliğin, çağdaşlığın, aydınlığın kadim dostudur!
Barışın ve kardeşliğin ifadesi, somut tezahürü olan türkü festivali ni büyük bir vakar, birlik-dayanışma içinde tedbirli ve provakasyonlara, karanlık düşünceli insanlara izin vermeden yapacak, toplumsal ve bireysel korkuları kıracaktık(!)
Ama bu olanak maalesef Arguvanlılar adına hareket edenler tarafından Arguvanlılar a verilmedi. İptal kararının, geniş kesimlerin katılımıyla alındığı belirtildi (!)Ama şu bir gerçek ki, genel çoğunluğun bir konudaki düşüncesi her zaman doğru ve isabetli, haklı olduğu söylenemez! Belli olaylar bunun böyle olmadığını göstermiştir!
Toplumlar, toplumun genel çoğunluğunun düşüncesine katılmayan, topluma ters düşen hatta çılgın olarak ifade ettikleri liderlerin zaman içinde haklılığını kabul etmiş ve gerçeğin peşine düşmüş, kurtuluşa ermişlerdir. Yani, doğru ve isabetli karar bir tek bireyden de çıkabilir.
Yani, demem o ki, çoğunluk kararı, bir kararı haklı ve doğru kılmıyor. Bazı partilerin oy oranında bile bunu görebilirsiniz!
Şunu bilmenizi isterim ki, izin dahilinde yapılan bir etkinliğin güvenliğini, her ne kadar tertip komitesi alsada, esas olarak güvenlikten devletin güvenlik birimleri ve yetkilileri sorumludur.
Türkü festivali iptal edildi ama bu korkuları aşamadığımız sürece ileride Türkülerimizin, hele hele devrim türkülerinin, Alevi deyişlerinin yasaklanmayacağınında güvencesi yoktur!!!
Festivalin iptal edildiği açıklanırken sona doğru festivalin aydınlık yarınlarda yapılacağı belirtildi. Bundan sonra festivalin bir ruhu olmayacaktır. Hatta, Malatya - Arguvan arasında bir traktörün lastik tekeri patlasa korku ve panik oluşup yine festival iptal edilecektir (!)
Bu aşamadan sonra gurbetteki Arguvanlılar artık festivali ciddiye almayacak, izin ve tatil günlerini festivale göre ayarlamayacaktır.
Festivale davet edilecek sanatçılar, panalistler bu olaya pek sıcak bakacaklarını sanmıyorum.
Çünkü, güven duygusu ortadan kalktı.
Acaba, bundan sonra devrim türkülerimizi ve alevi deyişlerimizi hangi ruhla, hangi coşku ve inançla söyleyebilirizki!Türküler, mert insanların dilinde anlam kazanır! Türküler, boyun eğmemenin ve direncin sesidir.
Artık bir araya gelmeyelim mi?
Artık kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenlemeyelim mi?
Hatta, artık evlerimizden çıkmayalım mı?
Yoksa, bu ülkede en güvenilir yerler, tek kişilik (!) Tuvaletler mi?
Onurlu ve dik duruşlu insanca yaşamadıktan sonra, yaşamanın bir anlam ve değeri var mı?
Şimdi, sizleri tam isabet olarak ORHAN AYDIN ın ÇAĞRISI ile başbaşa bırakıyorum!
Bu çağrı,Arguvan da olumsuz yanıtlanmış olsada.
"Tüm sanat yaratıcısı dostlarıma, ülkemde yapılacak tüm festivallerin sorumlularına, organizasyonları gerçekleştiren kardeşlerime, Belediye Başkanlarına ve Belediyelerin kültür Müdürlerine, sanat danışmanlarına
AÇIK ÇAĞRI :
OHAL günlerinde uygulanacak hiçbir sanatsal yasağı kabullenmeyelim. Filmlerimizin, oyunlarımızın, kitaplarımızın, konserlerimizin sansürlenmesine-yasaklanmasına karşı duvar örelim.
ASLA izin vermeyelim.
Bu ülke, Recep Tayyip Erdoğan dan milyarlarca kez daha büyüktür. "
(ORHAN AYDIN)
Umut ta kalın, dirençli olun.
Hüseyin Yalçın ( Sosyolog )
NOT : Bu makalem temmuz 2016 da Malatya Son Nokta gazetesinde köşe yazımda yayınlandı.
12. ARGUVAN ULUSLARARASI TÜRKÜ FESTİVALİ NİN İPTALİNE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERIM!
Paylaş