Mehmet Ali Çabuk:
-Alevilikte Kırklar Meclisi önem kazanır ve mitolojinin anlatımı doğal olarak farklılıklar içerir. Konu hakkında sizin dinlemek isteriz, buyrun efendim…
Pir Ali Koçak:
-Bu bir Mitolojidir. Mitolojiler her topluma göre anlam ve değer kazanır.
Kırklar Mitolojisine, Aslinda ‘’Kırklar Menakibesi’’ desek daha doğru olur, kanaatindeyim… Bence Muhammed Kırklarla bir araya gelmedi. Çünkü bu mitolojinin amacı belli buna göre. Allah tarafından davet edildiği söylenen Muhammed, Allah’ın gönderdiği Cebrail ile birlikte miraca çıkıp ”Allahla ” görüşmek isterken yolda önüne kükreyen sarı kızıl yeleli bir Arslan çıkar… Muhammed Arslan’dan korkar… Cebrail’in arkasına sığınır. Cebrail derki ‘’Ya Muhammed; Hatemini Arslanın ağzına at’’ Muhammed Peygamberlik Mührünü Arslana verir. Böylece Muhammed Peyhamberlik nişanesi olan Hatemi Arslana vererek, Peygamberliğini burda bırakarak Arslanı sakinleştirir. Allah’ın Kat’ı olan Sidretül Mütenaya varırlar. ‘’Dost dostuna kavuştu’’ Dediler buna… Fakat Muhammaed Allah ile yüzyüze görüşemez. Arada bir perde var. Arkada gelen sesin Ali’nin sesi olduğunu fark eder, fakat bir şey söyleyemez. Allah Muhammed’e 90 bin Kelam söyler. Bunlardan otuz bini Şeriat, otuzbini Tarikat, otuzbini Hakikat olduğu’’ Söylenmekte… Otuzbini Şerriat aşikar olanlar Muhammed’e, sır olan 60 binide Ali’ye verildi’’ Denilmektedir.
Mehmet Ali Çabuk:
-Saygıdeğer Pirim, şeriata verilen otuzbin Kelamı Kuran’da var diyelim. Ali’ye verilen altmışbin Kelamı nerede arayacağız?
Pir Ali Koçak:
-Başkası nerede arar, başkası karar versin ama ben Varlığın Birliğinde ararım.
Mehmet Ali Çabuk:
-Peki Pirim, kaldığınız yerden devam edin.Buyrun efendim.
Pir Ali Koçak:
-Muhammed Miraç dönüşünde geçtiği yerdeki bir evde sesler duyar ( buraya bazı araştırmacılar, yazarlar Asabı Sufa Kapısı diyorlar ). Kapıyı vurur. İçerde kalabalık bir ses ‘’Sen kimsin derler?’’ Muhammed ‘’Ben Peygamberim’’ Deyince İçerde topluca ses gelir. ‘’Peygamberliğin aramıza sığmaz, var git Peygamberliğini ümmetine eyle’’ Derler kapıyı açmazlar. Muhammed ayrılır, giderken gayıptan bir nida gelir. ‘’Ya Muhammed git o kapıdan içeri gir’’ Muhammed tekrar kapıyı çalar… İçerdekiler ‘’kimsin ‘’ Derler. Muhammed ‘’ben Allahın Resuluyum’’ Der. İçerdekiler Allahın Resülü içimize sığmaz derler ve kapıyı açmazlar. Muhammed yeniden uzaklaşmak isterken bir nida daha gelir. ‘’Ya Muhammed git kapıyı vur ve kimsin dediklerinde deki ben ”Hadimül Fukarayım” Fakirlerin, yoksulların hizmetçisiyim’’ De. Kapının açılma anahtarı, şifresi gayiptan verilir. Muhamedin bu kapıyı yalnız başına açmaya bilgisi yetmemiştir. Muhammed kapıyı çalar içerde ‘’Kimsin?’’ Derler. Muhammed ‘’ben Fakirlerin , yoksulların Hizmetçisiyim’’ Der. Kapı açılır. Muhammed içeri girer. Gösterilen yere oturur. Yarım daire şeklinde duran Kırklara Muhammed sorar ‘’Siz Kimsiniz?’’ Kırklar hep bir ağızdan ‘’Biz Kırklarız’’ Derler. Muhamed ‘’Küçüğünüz ulunuz kim?’’ Der. Kırklar, ‘’Küçüğümüzde Ulumuzda uludur yani biz eşitiz’’ Derler. Muhammed sorar Siz biz kırklarız dersiniz amma otuzdokuz kişisiniz biriniz eksik’’ Der. Kırklar ‘’Bir Canımız Selman Parsaya gitti biz eksik değiliz o hep aramızdadır’’ Muhammed ‘’İspatlayın’’ Der. Kırklarda birinin bileğine neşter vurulur ve tüm bileklerde kan akar. Bir damla kanda pencereden içeri damlar. Kırklar tamamlanır. Kesilen bilek sarılır ve herkesin kanı durur. Ve Selamnda o ara bileği sarılı olarak bir dane yaş Üzümle içeri girer. Parsada Rızalıkla sadece bir dane yaş üzüm bulabilmiş. Üzüm danesi Muhammedin önüne konulur bu üzümü Kırk Cana eşit olarak paylaş derler. Muhamed şaşırır bir dane üzümü nasıl kırk eşit parçaya bölebilir. Cebrail’in Kudret’te bir taş ile geldiği söylenir ve Muhammed’e ‘’Üzümü ez de Kırklar’a eşit bir şekilde içir’’ der. Muhammed dediğini yapar. Kırklar’da biri bir yudum alır hepisi aynı anda Mest olup Meyhoş olarak semah dönerler. Muhammed de onlarla Semaha katılır. Dönerken Başındaki sarığı yani İmamaesi düşer ve kırk parçaya bölünür. Ve Kırklar her bir parçasını alıp, beline kuşak olarak bağlarlar. Yani Kemer best olurlar. Bu arada Muhammed semah dönenlerden birinin parmağında Hatem’ini görür, semahtan çıkar bunu gören Kırklar’da semahı durdururlar. Muhammed ‘’Hatem yüzüğümü Miraçta Arslan’ın ağzına attım, sen kimsin’’ Kırkların başları kalpaklı yüzleri belli olmuyordu hepsi birden yüzlerini açınca Kırk Can, Kırk Cemal göründü. Parmağında Hatem olan Ali idi. Muhammed ‘’Ya Ali ben senin doğduğunu görmeseydim sana Allah derdim’’ Dedi. ‘’Parmağındaki Hatem benim Peygamberlik nişenemdir’’ Der. Hatemi Aliden geri ister. Ali Hatemi Peygambere verir ve Git bunları ümmetine anlat’’ Der. Bununla birlikte Muhammedi Kırklar meclisinde çıkartırlar. Muhammed Hatemini istiyerek Makam sahibi olmayı, Fakir fukaranın hizmetçisi olmaya tercih etmiş oldu ve Kırkların dışında kaldı. Zaten Kırklar hiç bir zaman 41 olmadılar.
Mitolojik olarak Kırklar Meclisi’nin anlatımı budur.
Mehmet Ali Çabuk:
-Çok teşekkür ederim Pirim… Etkileyici bir anlatım oldu.
Ancak, bu anlatım bize ne anlatmak istedi ? Ne kadar doğru, hangi yanılgılar içeriyor ve bu yanılgılar nereye bizi bağlıyor ?
Ayrıca günümüzde katmerleşen asimilasyon içinde ne kadar yer almaktadır. Bu sorularla toplu bir cevap istesek, nasıl bir cevap verirediniz?
Pir Ali Koçak:
-Kırklar mitolojisinde anlatılanlara bakarsak bir çok başlık altında, anlatımımızı toparlayabiliriz…
MAKAM VE RÜTBESİZLİĞE DİKKAT ÇEKİLMİŞTİR.
Miraç’ta Peyhamberlik Mühürün’ü, Hatemi Kükreyen Arslan donundaki Ali’ye vermiş oldu. Hatemi Arslana vererek makamından vazgeçmiştir. Peygamberlikten vazgeçerek Allah ile yani Işığın kendisi olan Ali ile görüşebilmiş. Yani Peygamber olarak Allahın katına bile gidememiş.
Kırkların Kapısına gelip içeri girebilmesi içnde tüm sahibi olduğu makamları ”Allahın Resüllüğü, Peygamberliği Kırkların yani Alev-i liğin içine sığmamış. Yani Alevilikte ne Peygamber nede Allahın Resülü yoktur anlamını taşımaktadır. Hatta Allahın Resulünü kabul etmeyen Kırklar Alev-i ler Allah’ıda kendi inançları dışında bırakmış olmuyorlar mı?
Mehmet Ali Çabuk:
-Bana sormayın Pirim. Ama madem sordunuz, aynı soruyu ben size sorsam cevabınız ne olur?
Pir Ali Koçak:
-Mitolojik anlatımda bana göre, Alevilik Allah’ı içine almamış oluyor.
Mehmet Ali Çabuk:
-Başlıklardan biri de HİZMET başlığı olmasın mı?
Pir Ali Koçak:
-EŞİTLİK ve HİZMET başlığı daha uygun olur.
‘’Kırkımız biriz. Küçüğümüz, Ulumuz uludur’’ Derken ve Muhammed’i kendilerine ancak bir Hizmetçi olarak kabul etmelerindeki eşitlikte ‘’Kırklarda/Alev-i lerde hizmet var, makam yoktur’’ denilmiyormu ? Şu Evladı Resullarda bu Kırklar meclisini anlatıp duruyorlar ve İki Cihan Serveri cedleri olan Muhammed, Alev-i Erkanında ancak bir hizmetçi olarak Ceme Erkana alınabileceğini fark edememişler mi? Kırkların, Muhammedin Peygamberliğini tanımamaları, Peygamberi biçare durumuna düşmüştür. İslam-Alev-icilerin söyledikleri Hakk Muhammed Ali deyiminde 1. Hakk, 2. Muhhamed. 3. Ali şeklindeki bu söylem doğru değil. Alev-i İslam söylemi geliştiren ve Alev-ilerin Işık olan Ali’sini İslam Peygamberin altına yerleştirip tarihte yaşanmış olan İslamın 4. Halifesi, Şianın İmam Ali’sine indirgemek istemelerini içermiyormu? Oysa biz derizki Evel Ali, Ahir Ali ile. Aynayı tutum yüzüme, Ali göründü gözüme… Aleviliğin Işık Olan Şahe Merdanına uymadığı açık değilmi? Halife Ali ile İmam Ali Kırklar Cemine sığmadığı gibi, Aleviliğe sığmaz denmek istenilmiştir.
Mehmet Ali Çabuk:
-Çok teşekkür ederim. EŞİTLİK başlığı için anlatacaklarınızı merak ediyorum.
Pir Ali Koçak:
-Kırklar cemde karar verip, paylaşımı eşit yapmadılar mı?
Mehmet Ali Çabuk:
-Evet, bir üzüm tanesini eşit olarak paylaştılar. Ayrıca ‘’ Kırklarda birinin bileğine neşter vurulur ve tüm bileklerde kan akar. Bir damla kanda pencereden içeri damlar. Kırklar tamamlanır. Kesilen bilek sarılır ve herkesin kanı durur.’’ Anlatımında da eşitlik vurgusu var. Var ama sizin anlatacaklarınızın önem farklı.
Buyrun…
Pir Ali Koçak:
-Burda, Alev-ilerin 40 lar Cemi bir Erkan olduğunun ispatı olarak, namaz ibadetini yoksaymış. Kadın, erkek bir arada eşit bir şekilde erkan yürütme ve Semah dönmeleridir. Kırklar Meclisinde/Ceminde birlikte karar verme 40 canın, tek Can olması ile Muhammedin Başlığını 40 parça olarak kuşaklarına bağlamaları ile eşitliği ve demokrasiyi kurumlaştırmaları… Buna Karşılık olarak İslamın Kuran’ında eşitsizliğin temel öge olduğunu, Tanrı–kul, kadın-erkek, mümün-kafir, köle- efendi, zengin-fakir bütünü ile bir biat ve tartışmasız bu eşitsizliğin ve adaletsizliğin kabul olunması olduğudur.
Kırklar inancı ile Muhamedin Kuran dini ile arasındaki fark gece ile gündüz gibi açıktır. Birbirine hiç bir bağları bağlantıları yoktur.
01.02.2020/Mehmet Ali Çabuk