Muharrem Kaya’nın “İki Pınar Arası” adlı son romanını kısa bir zamanda okudum. Yaşama gerçek ve kısmen felsefi bakış açısı ile oldukça sürükleyici. Bazen bir filozof bakış açısıyla beynin sınırlarını zorlar. Aşkı, sevgiyi, sevdayı ve saygıyı farklı bakış açılarıyla sorgular. Yaşanmış, yaşanmamış, yasaklanmış ve toplumsal çemberin içine sıkışmış hayatın acılarına sorumlu arar.
Bazen geçmişe döner. İda Dağının Kaz Dağı olarak değiştirilmesine altında ki niyeti sorgular. Toplumsal ikiyüzlülüklerin peşine düşer. İnanç dünyasında yaşamı ve ölümü analiz ederken bir yandan Aşk denen kavramdan yolla çıkarak “Tanrının kullarına bir oyun oynadığını” düşünür. Aşka bir ateistin penceresinden bakınca mantığı devreye sokarak bir sonuç elde etmeye çalışır. Tarihsel mekânlar da size rehberlik eder. Tarihi olayları ve halk kültüründen gelen özdeyişlerle yol gösterir. Aşkı farklı yerlerde, farklı zamanlarda sorgulayıcı bir bakış açısıyla anlatmaya çalışarak yol gösterir.
Yalan üzerine inşa edilen değerleri sorgularken vicdan azabı çeker. Doğru ile yüzleşmenin çoğu zaman daha acımasız olduğu bilir. Doğru yalandan daha çok acı verecekse, yalan doğrunun önüne geçer. Bu yalan ve doğrunun sorunu değil. Toplumsal bakış açısının bir sorunu olduğunu okuyucunun takdirine bırakır. Yeri geldiğinde zülfü yâre dokunur. Anlayacağınız bu kitap zevkle okunur derim.
İKİ PINAR ARASI
Paylaş