HEKİMHAN MÜZİK KÜLTÜRÜNE SAHİP ÇIKIYOR
HEKİMHAN MÜZİK KÜLTÜRÜNE SAHİP ÇIKIYOR
KADİR İNCESU Emekli bir öğretmen olan Süleyman Özerol yayına hazırladığı kitaplar ve incelemeleriyle Malatya'nın değerli isimlerinden birisi... Özerol, kültürümüzü yaşatmak için tam anlamıyla dur durak demeden çalışıyor.
Bu çalışmalarında destek buluyor mu derseniz, işte o tartışılır.
Tek Kişilik Ordu’ gibi çalışan Süleyman Özerol ile müzik öğretmeni Levent Çoban "Hekimhan Müzik Kültürü" adlı önemli bir çalışmaya imza attılar.
.Özerol ve Çoban, Hekimhan yöresi halk müziği kültürünü çeşitli açılardan besleyen, yöredeki yaşanmışlıklar, gelenek haline gelen müzikli eğlentiler ile farklı yörelerle olan etkileşimlerini araştırdılar. İkili, yazılı kaynakların yanı sıra bire bir yaptıkları görüşmelerle de çalışmayı zenginleştirdiler.
Kitapta, Hekimhan'ın Müzikal Kimliği, Müziğin Hekimhanlılar İçin Önemi, Usta-Çırak Geleneği, Yörede Kullanılan Çalgılar, Yörenin İş ve Oyun Türküleri, Türkü Öyküleri Müzikle İlgili Kişiler, Derleme ve Notaya Alma Çalışmaları, Çeşitli Kaynaklarda Yer Alan Yöre Türküleri başlığı altında bölümler bulunuyor.
Sonuç ve öneriler bölümünde bir madde dikkat çekiyor: "Hekimhan yöresi türkülerini seslendiren sanatçıların söyleyiş biçimi ve özelliklerinin kayıt altına alınarak aslına uygun bir şekilde THM dağarcığına kazandırılmasının gerektiği sonucuna ulaşılmıştır."
Yalnızca bu tespit bile 224 sayfalık çalışma kadar önemli. Pek çok sanatçı repertuvarlarına aldıkları türküleri yakıldıkları yörenin söyleyiş biçimlerini dikkate almadan söylüyor. Hatta sözlerinde fütursuzca değişiklikler bile yapıyor. Aslını koruyarak yaşatmak, gelecek nesillere olan bir borcumuzdur...
‘Hekimhan Müzik Kültürü’nü okuyacak olanlara Özerol'un Hüseyin Şahin ile birlikte hazırladıkları ‘Arguvan Türküleri/Halkbilimsel Bir Araştırma Denemesi’ adlı kitabı da öneriyorum.
Okurlarımızın, "Kitabı hangi yayınevi yayınladı?" dediğini duyar gibiyim. Farkındayım henüz yazmadım. Çünkü bir yayınevi tarafından yayımlanmadı bu kitap. Çok önemli bir çalışmaya imza atan Özerol ve Çoban bu kitabı kendi imkânlarıyla yayınladılar. Amaçları kitabı satarak, para kazanmak değil... Süleyman Özerol ve Levent Çoban, yalnızca kültürlerine sahip çıkmak isteyen iki Hekimhanlı aydın...
Konusu Hekimhan olan pek çok çalışmaya imza atan bir isimsiniz. Yeni kitabınız için nasıl bir çalışma süreci yaşadınız? Süleyman ÖZEROL: İlginizden dolayı teşekkür ediyorum. Hekimhan ilçesi Ballıkaya (Mezirme) köyünde doğmuş olmam (1953) ve Akçadağ İlköğretmen Okulunda okumam nedeni ile kültürel konular çocukluğumdan itibaren ilgimi çekmiştir. Hekimhan, Arguvan, Sivas üçgeninin merkezinde bulunan köyümüzün Şah İbrahim Veli Ocağının merkezi olması nedeni ile kültürel konuların oldukça zengin olduğunu belirtmeliyim. Dokuz yıl öğretmenlik yaptığım Urfa’dan sonra 1981 yılında Malatya’da Battalgazi Toygar Köyü İlkokulunda göreve başladım. İlk yıl normal öğretim idi, ikinci yıl ikili öğretime geçince yarım günüm boş kalmış oldu. Çünkü Urfa’da iken on dokuz yaşında Yetiştirme Yurdu öğretmenliği, 25 yaşımda okul müdürlüğü görevlerinde bulundum. Yetmişlerin siyasi ortamı, yöneticilik nedeni ile işler, bazı öğretmenlerin danışma ve tanışma, konuşma için sıkça yanıma gelmeleri, mesleki toplantılar, köyün her işinde köylünün yanında yer almam, beş nüfuslu ailemin geçimini sağlamam, yaşlanmaya başlayan annem babam ile kardeşlerimle ilgilenmem ve diğer nedenlerden dolayı oldukça dolu bir yaşamım vardı. Yarım günüm boşlukta kalamazdı. Bu yarım günümü değerlendirmek için babama köy inceleme sorularını göndererek köyüm olan Ballıkaya’yı tanıtma amaçlı bir çalışma yapmaya başladım. Bu çalışma sürerken halk kültürü ağırlıklı derlemeler ve araştırmalar yaptım. Yaptığım bu çalışmaları 1988 ve 1989 yılında Malatya’ya yayın yapan Görüş gazetesinde “Yenilenen Köy Ballıkaya” adıyla yayınladım. Ayrıca bazı yazılarım da Hamle, Gayret, Arapkir Postası gibi gazetelerde yayınlandı.
Halk kültürü ağırlıklı çalışmalar yaptığım için Arguvan türkülerini de bir yandan kasetleri çözümleyerek kayda geçtim, bazı yazılarımda kullandım. 1993 yılından itibaren Hüseyin Şahin ile birlikte bu çalışmayı kitaba dönüştürdük ve 2004 yılında Arguvan Türküleri basıldı.
Arguvan türküleri kitabımızda bazı Hekimhan ve Çamşıhı türkülerinden de söz ettik. Hatta bazı Hekimhan türkülerini kayda geçmek açısından Arguvan yöresinde de söylendiği için kitaba aldık.
Süreçte müzik kültürüne hizmet eden kişilerin derlenmesi işini de yaptım. Arguvan ve Hekimhan yöresinden çok sayıda sanatçının (ses-saz sanatçısı, şair, yazar, ressam ve diğer) yaşamöyküsünü derledim, gazete ve dergilerde, internet sitelerinde tanıtımını yaptım.
Otuz yıla yaklaşan bir süreden beri Arguvan türküleri, Ballıkaya (Mezirme), Hekimhan türküleri, Şah İbrahim Veli Ocağı gibi kültürel konularda derleme, araştırma, inceleme, tez gibi çalışmalar yapanlara hem kaynak kişi oldum, hem bire bir yardımcı oldum, hem de yol gösterdim. Buna bağlı olarak 2009 yılında Levent Çoban adlı Hekimhanlı genç arkadaşımızın Hekimhan Müzik Kültürü konulu tez çalışmasına da her aşamasında yardımcı oldum. 1983 yılından itibaren Ballıkaya ve çevresinden derlediğim müzik kültürü ile ilgili bilgilerin tümünü Levent Çoban’a verdim. Kendisi de derleme, araştırma ve notaya alma çalışmaları yaptı. Bölüm birincisi ve fakülte ikincisi olarak İnönü Üniversitesini bitirdi, müzik öğretmeni olarak görev yapmaya başladı. Çok geçmeden tez çalışması ile daha sonra yaptığım derleme ve araştırma çalışmalarını birleştirerek kitaba dönüştürmeyi önerdim, kabul etti ve hazırlıklara başladık. Derken bugüne geldik ve kitabı her şeyi ile basıma hazırladım, Ankara’da Öztepe Matbaasında basım gerçekleşti. Böylece Hekimhan Müzik Kültürü kitabımız da ortaya çıktı.
Levent ÇOBAN: Daha genç yaşta iken Hekimhan’da düğünlerde video çekimi yapardık. Bu süreçte yörenin farklı kültür değerlerini keşfetme imkânım oldu. Hekimhan kültürüne ait keşfedilmemiş yeni şeyler buldukça konuya olan ilgim gün geçtikçe artmaya başladı. O yaşlarda Hekimhan’da Anadolu Ajansı, TRT ve İHA muhabirliği yaptım. Hekimhan’ın sosyal, kültürel ve sanatsal farklılıklarını ortaya çıkartmak adına 22 Haziran 2002 tarihinde iki arkadaşımla birlikte (Gürol Korkmaz, Mahir Kalaylı) ‘Hekimhan’dan Dünyaya Açılan Pencere’ üst başlıklı ‘Hekimhan.Net’ sitesini kurduk. O zaman Hekimhan ile ilgili konularda yazan kim varsa bize köşe yazarı olsun diye düşündük. Yalnızca Süleyman Özerol’u bulduk ve teklifte bulunduk. Sağ olsun bizi geri çevirmedi. Sitemizin köşe yazarı oldu.
Sitede kültürel haberler ve yazıların yanında güncel haberler de yayınladık. Özellikle Taşhan başta olmak üzere kültürel konulara yoğunlaştık. Taşhan’ın bir kültür merkezi yapılmasını düşündük ve hazırladığımız raporu zamanın kaymakamına sunduk. Ayrıca dergi çıkarmayı da düşündük. Ancak o dönem öğrenci olmamız ve ekonomik sebeplerden ötürü gerçekleştiremedik. Zamanla herkesin işleri dolayısıyla ilçe dışına çıkması sonucu grubun dağılmasıyla siteyle de ilgilenemez olduk olduk, 2005 yılından beri aktif olarak yönetilmiyor.
Hekimhan.Net benim için bir Hekimhan sevdası başlangıcı oldu. Daha sonraki yıllarda, üniversite yaşamımda Hekimhan Müzik Kültürü üzerine bir araştırma ödevi yaptım. Böyle bir düşünceniz nasıl oluştu derseniz şöyle cevap verebilirim: Yörede söylenen türkülerin hepsine Arguvan Havası deniyordu. Ben de “Acaba Hekimhan’a özgü bir söyleyiş şekli yok mudur?” diye düşündüm. Varsa özellikleri nedir, yoksa neden yok diye araştırmak istedim. Üniversite eğitimim sonrasında da Süleyman Özerol’un da yardımıyla konuyu biraz daha genişletip bu konuda Hekimhan’ın ilk yazılı kaynağını oluşturacağını düşündüğümüz bir kitap hazırlamayı düşündük. İçerisinde yörenin müzikal kimliği, yöre müziklerinin yapısal analizleri, derleme çalışmaları ve müzikle ilgilenen kişilerin biyografisine yer verildi. Uzun bir araştırma neticesinde hazırlamış olduğumuz müzikal değerli kitabımızı 2019 yılı temmuz ayında yayınladık.
Kitabınızda neler var? ‘Hekimhan'ın Müzikal Kimliği’, ‘Müziğin Hekimhanlılar İçin Önemi’, ‘Usta-Çırak Geleneği’, ‘Yörede Kullanılan Müzik Aletleri’, ‘Yörenin İş ve Oyun Türküleri’, ‘Türkü Öyküleri’, ‘Müzikle İlgili Kişiler’, ‘Derleme ve Notaya Alma Çalışmaları’, ‘Çeşitli Kaynaklarda Yer Alan Yöre Türküleri’ başlıkları altında üç bölüm ile öneriler yer alıyor.
Türkü sözlerine özel olarak yer ayırmadık. Zaten bilinen Hekimhan türküleri TRT dağarcığında ve daha önce yayınlanana Malatya ve Arguvan müzik kültürü ile ilgili kitaplarda yer aldı. Daha önce kayıtlarda yer almayan bazı deyişler ile Hekimhan türkülerinin kayda geçmesinde büyük emeği olan Kemal Keskin’in plaklara okuduğu türkülere yer verdik.
224 sayfalık kitabımızın 100 sayfasında müzikle ilgilenen kişiler yer aldı. Eğer sanatçılar ve zanaatçılar olmasa kültür ve sanatı geleceğe aktarmak kolay olmayacaktır. İcra ve aktarıcılık görevini yapan sanatçıları oldukça önemsiyorum.
Yararlandığınız kaynaklar neler? Temeli daha önce de sözünü ettiğim gibi 1983 yılında başladığım derleme ve araştırma çalışmalarıma dayanan Yenilenen Köy Ballıkaya yazı dizisi. Hüseyin Şahin ile birlikte hazırladığımız Arguvan Türküleri, buna bağlı olarak Hüseyin Şahin’in 1998 yılında birlikte gittiğimiz Hacılar köyündeki türkülerle ilgili yazısı, Hekimhan Folkloru ve Hekimhan Halk Şairleri (O. Kazancı, M. Yardımcı), Malatya Musiki Folkloru ( S. Turhan, H. Atılgan) ve diğer kitaplar, birkaç tez çalışması ve kaynak kişiler…
Türküleri UNESCO tarafından koruma altına alınan Arguvan, Hekimhan müziğini nasıl etkilemiştir. Hekimhan farklı kültürlerin bir arada kardeşçe yaşadığı topraklar üzerindedir. Dışarıya göç vermekle birlikte çeşitli nedenlerle göç alan bir yerleşim yeridir. Bu şartların ortaya çıkarttığı bir kültür içerisinde müzik konusuna değinmek gerekirse, Suriye'den Çorum’a, Amasya’dan Denizli’ye geniş bir alanda talipleri bulunan Şah İbrahim Ocağının yörede olması ve merkezi bir özellik taşıması önemli bir etkendir. Bu etken ile Ruhsati’den Sefil Ali’ye, İsyani’den Hacı Taşan’a dek pek çok halk ozanının uğrak yeri olması, dede/âşıkların ve çevredeki diğer âşıkların çevreyi çok yönlü etkilemeleri müzik dağarcığının oldukça zengin olmasını sağlamıştır. “Ballıkaya’da (Hekimhan’a bağlı köy) yetişen Yemenli ve Gevheri gibi âşıklar ile Âşık Yusuf ve İmam Dede gibi dede/âşıkların Sivas'tan Arguvan, Arapgir, Hekimhan’a dek hemen her köyde tanınmaları rastlantı olmayıp çevredeki etkilerin bir göstergesidir.
Hekimhan birçok yöreyi etkilemesinin yanında başta Arguvan olmak üzere birden çok yöreden de etkilenmiştir. Hekimhan coğrafi konum ve toplumsal konumu gereği Arguvan kültürüyle içe içe olan bir yapıdadır. Bu nedenle Arguvan ile çok yakın bir kültüre sahiptir. Ülke genelinde ‘Arguvan Ezgileri’ olarak bilinen türkülerin yörede de baskın şekilde hâkimiyetini sürdürmesi Hekimhan'ın müzik dağarcığının bir bölümünü oluşturmasına da neden olmuştur.
Hekimhan müziğinin temel özellikleri nelerdir? Hekimhan, farklı sosyal statülerin bir arada yaşadığı coğrafya üzerindedir. Bu da yörenin zengin bir kültür birikimine sahip olduğunun göstergesidir. Farklılıkların oluşturduğu zenginlik anlayışıyla konuya yaklaştığımızda bu durum, Hekimhan'ı bizlere daha ilginç ve bir o kadar zengin kılmaktadır. Doğal olarak bu statü farlılıkları arasındaki günlük konuşma dilinde/diyalekte farklılıklar gözlenebilmektedir. Bu farklılıkların özellikle söyleyiş biçiminde; hançere/gırtlak ile birleşmesiyle o yöreye ait bir müzikal kimliğin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Bölgede dominant olan Arguvan ağzı doğal olarak bütün çevresini etkisi altına almıştır, ancak Hekimhan ve Arguvan ağzını ayıran önemli bir özellik vardır. Bu özellik türkülerde söylenen bağlantı kısımlarıdır. Hekimhan türkülerini genel halk musikisi tasnifinde olduğu gibi uzun havalar, kırık havalar diye iki grupta toplayabiliriz. “Uzun hava ve kırık hava türkülerdeki bağlantılar fazla olmadığı gibi daha kısa solukludur. ‘Soku dibinde kuzu’, ‘Aşağı mahallenin kışı mı geldi’, ‘Bir güzel methedem ortadır boyu’ gibi uzun havalar Hekimhan’a özgüdür.
‘Hekimhan Ağzı’ olarak ayırmak gerekirse ağız; konuşma dilinin hançereyle birleşmesi olarak tanımlayabiliriz. Hekimhan’ın 50 civarında köyü olmakla beraber bu köylerde bile ağız yapısı olarak farklılıklar gözlenmektedir. Bu yüzdendir ki Hekimhan’ın kendine has bir ağız yapısı ve dili vardır. Hekimhan'ın usul ve melodik yapısı Arguvan'a benzemez, usul yapıları düzdür. Yani genellikle 4 ve 2 zamanlı usuller kullanılmıştır. (Çok sık olmasa da 3 zamanlı olanları da mevcuttur). Arguvan gibi bir türkünün içinde çok fazla karışık usullere rastlanmaz. Makamsal olarak, Arguvan ile örtüşür. Genelde ‘Hüseyni’ makamı dizisi yaygındır. ‘Garip ayağı’ çok nadir görülmektedir” (Muharrem Temiz, kişisel görüşme).
“Hekimhan'ın kendine özgü türküleri elbette ki vardır. Hekimhan’da müzik yönünden ağız özellikleri Hasançelebi yöresi ve Hacılar yöresi ağırlıklı olmak üzere etkinlik gösterir. Hasançelebi'nin bazı köylerinde Kangal yöresi etkisi olduğu açık bir gerçektir. Bununla birlikte az da olsa Çamşıhı yöresi etkisi ile baskın bir Arguvan ağzı etkisi Hekimhan’da vardır. Ayrıca Ballıkaya’da dede-âşıkların söylediği bozlak benzeri yüksek havalar da vardır. Deyişlerde genellikle ortak bir özellik görebiliriz. Halk oyunları ezgileri yönünden de benzerlikler vardır. Şu anda Kuluncak ilçesine bağlı olan Alvar, Bicir, Sofular, Başören gibi köylerdeki türküler Hekimhan ağzı ile benzerlik göstermektedir” (Süleyman Özerol, kişisel görüşmelerden).
Usta Çırak bölümünde Mustafa Başaran-Âşık Yusuf Başaran ve Hüseyin Başaran isimleri dikkat çekiyor... Bu üç değerli, ismin Hekimhan kültürüne olan etkisi için neler söylemek istersiniz? “Ballıkaya’da (Hekimhan’a bağlı köy) yetişen Yemenli ve Gevheri gibi âşıklar ile Âşık Yusuf ve İmam Dede gibi dede/âşıkların Sivas'tan Arguvan, Arapgir, Hekimhan’a dek hemen her köyde tanınmaları rastlantı olmayıp çevredeki etkilerin bir göstergesidir” demiştik. Bu bağlamda Âşık Yusuf Başaran (1900-1994), Âşık Mustafa Başaran (1930-2011), Hüseyin Başaran (1950) üçlüsü ile ilgili olarak Arguvan Olgusu dergisinde, "Dededen Toruna Uzanan Sanat" (Sayı 30, Kasım 2011, s. 24-25) başlığı altında bir yazım yayınlandı. Bu üçlü yüzyıllık süreçte Hekimhan, Arguvan ve Sivas yöresi halk müziğinden deyişlerin yaşatılmasında, aktarılmasında görev üstlenmiş olup ülke geneline yayılmasında da katkı sağlamışlardır.
Ruhi Su yetmişli yıllarda Ballıkaya’ya iki kez gelmiş, Arguvan, Hekimhan halk müziği örnekleri derlemiştir. Bu derlemeler Pir Sultan, Semahlar, Deyişler-Türküler uzunçalarlarında yer almıştır. Şah Hatayi ve Pir Sultan’ın pek çok deyişi yanında, “Aşkın ateşine yanmayan âşık”, “Beni ağlatırsan yoluna ağlat” gibi deyişler de derlenenler arasındadır. Semahlar plağında bulunan 12 yapıtın yarısı Ballıkaya’dan derlenmiştir. Plağın kapağında Ruhi Su’nun, “Semahları derlerken bilgileri benden esirgemeyen Yusuf Dedeye, onun oğlu Mustafa Dedeye ve Malatya’nın Ballıkaya koyu erenlerine, Antalya’nın Akçainiş ve Tekke koyu erenlerine teşekkür etmeyi bir borç bilirim” açıklaması vardır.
Yusuf Başaran ve oğlu Mustafa Başaran, saz aşığı olarak işlevlerini yerine getirirken Mustafa Başaran’ın oğlu Hüseyin Başaran bu özelliklerle birlikte şairlik, yazarlık yönü ile de varlık gösteriyor. Yetmişli yıllardan itibaren halk müziği ortamında yer almaya başlayan Hüseyin Başaran’ın ses kaseti Zeki Göker’in, “Yeniden Doğarız Ölümlerde” adlı oyununun müziği olarak kullanıldı (1974). Sıcak Güneş adlı kitabı yayınladı. Bağlamaya, özellikle de dede sazına ağırlık vererek kendi yapıtları dışında dedesi ve babasının çalıp söylediği yapıtları seslendirmeye başladı. Hollanda, İsviçre, Yunanistan, Almanya, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde sahneye çıktı. 1995 yılında kaset doldurdu. ‘Mezirme’de Eskimeyen Yüzler’ adlı biyografik şiirlerden oluşan kitabı basıma hazır…
Hüseyin Başaran’dan başka kardeşleri Selahattin Başaran, Yusuf Başaran, yeğenleri Nurettin Erol, Nurullah Erol, Necdet Başaran, aileden dördüncü kuşaktan ve akraba çevresinden gelen pek çok kişi (belirlemelerime göre ben de dâhil kırk dolayında olmalı) çalıp söylemektedir.
Siz türkülerin aslının değiştirilerek düzenlenmesi ve icra edilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hekimhan Başkavak köyünden Vahap Alkan’ın altmışlı yıllarda okuduğu, Arguvan’a da yayılan ve benimsenen ‘Etek Sarı’ adlı türkü ile ilgili yazımdan örnek vermek istiyorum.
Etek sarı sen etekten sarısın
Kurban olam Beydağı’nın karısın
Sordum o güzele kimin yarısın
Ben sormadan dolu gibi döküyü
Bazı sanatçıların üçüncü dizeyi, ‘Sordum sual ettim kimin yârisin’ ya da ‘Sordum soruşturdum kimin yârisin’ biçiminde değiştirerek okuduğundan çok, ezginini değiştirilmesi ve ağız yapısının bozulması üzerinde durmak istiyorum.
Okuyuşlarda bir koşutluk var ve dize sonlarındaki sahiplik (iyelik) eklerinin değiştirildiğini görüyoruz.
sarısın > sarısan
karısın > karısan
yarısın > yarısan
döküyü > dökiyi
Günlük yaşamda Arguvan’da ya da Hekimhan’da bu ağza rastlayamazsınız. Türkülerde Azeri-Türkmence lehçesinin etkili olduğu bazı bölgelerimizin söyleyiş özelliğini getirip yöremize yamarsanız olacağı bu!
Gelelim başka bir duruma; bu türkünün Vahap Alkan tarafından okunuşu ile biline okunuşu farklı. Vahap Alkan’ın oğlu Bektaş Alkan, “Babamın okuduğu ile Hasan Durak’ın düzenlediği farklı. Bence şimdiki biçimi daha iyi olmuş dedi.
1989 yılından bu yana düzenli bir biçimde yöre türküleri ile ilgileniyorum; böyle bir söyleyiş biçimi yok!
Ankara’da konuyu tartıştığımız Ahmet Say ile aramızda bir diyalog geçti. “Türküler kimin?” sorusuna, “Halkın” yanıtını verdiğimde; “Mademki halkın, öyleyse halk nasıl isterse öyle söyler” demişti.
Değişim dönüşüm gelişen durumlara göre kaçınılmaz oluyor. Bulunulan ortam ve diğer etmenler etkili oluyor. Eskiden yalnızca bağlama ile çalınıp söylenen türküler şimdi çok saz ile ve yeni düzenlemeler ile çalınıp söylenebiliyor. Bunlardan bazıları oldukça benimseniyor, bazıları ise tepki çekiyor. Türküleri herkes kendince benimseyerek sözlerini ve müziğini değiştiriyor.
Bu konuda seksenlerin ortalarında Kültür Bakanlığınca yayınlanan bazı kitaplarda önemli belirlemeler ve değinmeler vardır. Nejat Birdoğan ve Halil Atılgan’ın yazılarını anımsıyorum. Ben de Arguvan Türküleri kitabımızdan bir bölüm ile açıklamada bulunmak istiyorum.
“Ağızlar; halk müziğinde yöreyi-yerelliği belirleyici, zenginlik kazandırıcı, beğeniyi yönlendirici-netleştirici-tekdüzelikten kurtarıcı özellikler taşıyan söyleyiş-okuyuş-çalış biçimleridir. Geleneksel halk türkülerimizi okuyanlar-okuyacak olanlar yerel dil-ağız bilgisine sahip olmalı, bunun için de alan araştırması yapmalı. Bunlar yapılmadıkça yanlış üstüne yanlış yapılacağı gibi, türkülerimizin öz ve duygudan yoksun bir biçime getirilmiş olarak gelecek kuşaklara aktarılacağı bir gerçektir.” (H. ŞAHİN-S. ÖZEROL: Arguvan Türküleri, s. 24-35)
Paylaş