Ay çok bunalmıştık hukuktan demokrasiden Sultan KILIÇ
Demokrasi havarilerinin güzellemelerinden gına geldi. Neymiş efendim, en kötü demokrasi bile en iyi askeri darbeden iyiymiş. He valla, doğru söylüyorsun da ortada demokrasi mi vardı? Ortada hukuk mu kalmıştı?
Demokrasiden, insan ve hayvan haklarının mükemmel uygulanışından, tecavüzlerin ve kadın katliamlarının olmayışından, hırsızlık ve yolsuzlukların kıtlığından, sağlık ve eğitimin parasız uygulanışından, üniversiteyi bitiren her gencin alanında üretime başlamasından, gıda maddelerinin insan sağlığına zarar vermeyişinden ve ucuzluğundan, inanç özgürlüğünden, doğa katliamlarının yaşanmayışından, mahkemelerin en kısa sürede ve en adil şekilde sonuçlanır oluşundan bıkmış usanmıştık değil mi?
Darbe elbette iyi değildir, doğru değildir ama padişahlığı garantilemek için darbe denemesini sahneye koyarak kan dökmek de iğrenç bir yöntemdir. Milyonlarca insanın katili Hitler de kendi parlamentosunu bombalatmamış mıydı?
Bize değil de illa yabancılara inanmak isteyenler oluyor diye işte size yabancı kaynak:
"Erdoğan, gücünü arttırmak için askeri darbe denemesi yapabilir."
7 Nisan 2016,
Washington Post Gazetesi...
SALA TEHDİDİ, SALA İŞKENCESİ
Sürekli sala duymak, korkunç bir tehdit, sürekli bir işkencedir: Malatya, Maraş, Çorum, Sivas katliamlarını çağrıştırıyor...
Ellerinde Türk bayrakları olan IŞİD kılıklı bir grup, nereye saldırsak diye bakınırken padişah hazretlerinin zaptiyeleri, el kol hareketiyle IŞİD kılıklıları yönlendiriyor; çabuk olun, şurada askerler var, oraya koşun saldırın anlamında...
Hani en büyük asker sizin askerinizdi?
Onlar henüz on sekiz yaşında, halkın çocukları, onlar emir eri.
Padişahın zaptiyelerinin güvencesi, yönlendirmesi; padişahın ve baş vezirin kışkırtmasıyla asker avına çıktınız. Halkın çocukları Mehmetçikleri linç ettiniz, kafasını kestiniz.
Başkanlık senaryosu sahnelendi, başkanlık garantilendi.
DARBECİ KENAN EVRENİ’N ELİNİ AYAĞINI ÖPENLER
Ciddi ciddi bir darbe yapılsa ve başarılı olsaydı, darbecileri en çok alkışlayan yine bu IŞİD kılıklı yobazlar olacaktı. Yine bu yağdanlık yalaka medya olacaktı. Faşist darbeci Kenen Evren ve ekibini yıllarca alkışlayan, baş tacı eden, elini ayağını öpmek için kuyruğa giren yine bu IŞİD kılıklı, IŞİD zihniyetli güruh değil miydi?
Padişah efendimizin, baş vezir hazretlerinin, nazırlarımızın emir ve kışkırtmalarıyla sokağa dökülen, emir kulu olan "Mehmetçik" leri zaptiye desteği ve koruması eşliğinde linç etmek için kendini paralayan güruh, Malatya'da daha da ilginçti:
Selleri yumrukken sadece iki elinin işaret parmağı havada olanlar, yüzük ve orta parmaklarını başparmaklarına yaslayarak işaret ve küçük parmaklarını havaya dikenler, başparmaklarını avuç içlerine kıvırarak dört parmaklarını havada sallayanlar... Kortejde hep birlikteydiler...
Traktörlerle, pikaplarla, kamyonlarla, TIR’la, minibüslerle ve otomobillerle şehir turu attılar. Şimdilik üç gün, hem de sabaha kadar.
Bayrakları sırtlarına asanlar, ellerinde sallayanlar, bayrak sopasını dövüş aracı olarak kullananlar...
Tekbir, minarelerden salalar, minarelerden halkın sokağa inmeye ve meydanlarda toplanmaya çağrılması, istiklal marşı, padişah hazretlerine destek sloganları, araç konvoyları ve kornaları (biliyorsunuz benzin sudan ucuz), askeri araçlara ve askeri bölgelere saldırmalar...
Sanayiye tamire gitmek üzere yola çıkmış olan bir askeri aracı, bu gözü dönmüş saldırganların elinden polis, ancak bir saatte kurtarabildi.
Padişah hazretleri, sokağın güvenliğini bunlara verdi ne de olsa…
SALDIRGAN GÜRUHUN HEDEFİNDE ALEVİLER VAR
Diğer illeri bilemem ama Malatya’da bu güruhun hedefinde Aleviler, Ermeniler, Süryaniler var. Malatya’da Alevi yurttaşların yoğunlukla yaşadığı Paşaköşkü ve Çavuşoğlu Mahallelerini suyolu eden azgın güruh, konvoy ile gelip:
" Aleviler uyuma, ülkücüler burada " diyerek savaş çığlıkları atıyor, tehditler savuruyor. Ellerinde Türk bayrakları, bazen Türk bayrağının yanında üç hilalli bayraklar ama hep kurt işareti yapıyorlar. Bunlara göre ‘öteki’ olanlar hedefte. Ötekileri temizledikten sonra sırada; kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi yaşamayan Sünniler var. Sırayla, alıştıra alıştıra ilerliyorlar.
KİLİSE DERNEĞİNİN CAMLARINI KIRDILAR Padişah, sokağa inmelerini, sokağa sahip çıkmalarını buyurur buyurmaz işe başladılar. 15 Temmuz gecesi gece saat 02.00 sularında ilk icraatlarını Paşaköşkü Mahallesi, İsmetpaşa (Yeşilyurt) Caddesi üzerinde bulunan Kurtuluş Kiliseleri Derneği Malatya Şubesi’nin camlarını kırarak gerçekleştirdiler.
POLİS HAVAYA ATEŞ EDEREK TOPLULUĞA GAZ SIKIYOR 17 Temmuz 2016 Pazar gecesi saat 21.00 sıralarında Paşaköşkü Camii önünde aralarında CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz ve CHP Battalgazi İlçe Başkanı Avukat Selahattin Sarıoğlu’nun da olduğu gruba, kurt işareti eşliğinde hakaret ve küfür yağdırarak geçen konvoydakiler, topluluğun sabrını taşırdı.
Alevilerdeki sağduyuya, ince düşünceye, vicdani sorumluluğa bir kez daha tanıklık ettim. Bu kargaşada, kavga kıyamette orta yaşlı kadın ve erkekler, Paşaköşkü Mahallesinin hakarete uğradıkları için öfkelenen ve saldırıya uğradıkları için kendilerini savunma çabasına girişen gençlerine sarılıp yalvarmaya başladılar: “Yavrum evladım, o itlerin istediği bu, sizi kışkırtarak olay yaratmaya geldiler. Bu çakalların oyununa gelmeyin, sakin olun. Aman ha, sakın küfürlü konuşmayın; konvoydaki araçların içerisinde kadınlar ve çocuklar da var…”
Polisin defalarca havaya ateş açmak zorunda kaldığı, çokça biber gazı sıktığı bu büyük olayda Paşaköşkü Mahallesinin Alevi insanları, kadın ve çocukların küfürlü sözlerden olumsuz etkilenmemesi için çırpınıyor.
Kısa süre sonra İHD Malatya Şube Başkanı Gönül Öztürkoğlu ve PSAKD (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği) Malatya Şube Başkanı Songül Tunçdemir de olay yerine geldiler.
Olay yerine birkaç polis ekibi geldi, Paşaköşkü sakinleri de olay yerine yığıldı. Polis, topluluğu dağıtmak için havaya birkaç kez ateş etti, topluluğa biber kapsülü sıktı. Topluluk, dağılmamakta ısrar edince çevik kuvvet ekibi de geldi. Kışkırtıcı konvoyun caddeye girişi, yol trafiğe kapatılarak durdurulunca olay büyümeden sona erdi.
Bir saatlik arbededen sonra Enver Kiraz, topluluğu sağduyulu olmaya davet etti. Evlerimize dağılalım, bu provokasyonların takipçisi olacağız diyerek halkı sükûnete davet etti.
OLAY YERİNDEKİ HALKIN KONUŞMALARINDAN ÖRNEKLER:
“Sanki uyduruk darbeyi biz yapmışız.”
“Bir tek kendileri vatansevermiş de biz Aleviler vatan hainiymişiz gibi bize hücum ediyorlar.”
“FEFÖ ile aynı çanaktan beslendiler; arada ezilen yine biz oluyoruz.”
“Dağıtılan binlerce bayrağı bunlar çöpe atıyor, ayaklar altına atıyor. Biz Aleviler ise düğün evine astığımız bayrağı çeyiz sandıklarımızda mücevher gibi saklıyoruz.”
“Bunlar var ya bu saldırgan yobazlar; bayraktan da Allah’tan Peygamberden de soğuttular insanları.”
“Polis, yol kenarında duruyoruz diye bize gaz sıkıyor, evlerinize gidin diyor. Üç gündür gece gündüz kornalar, sloganlar, küfür ve hakaretlerle mahallemize sataşan serserilere bir şey diyemiyor. Bunu söylediğimizde onların seyahat özgürlüğü olduğunu söylüyor. Peki, bizim kapımızın önünde durma ve yaşama özgürlüğümüz yok mu?”
“Bir ay boyunca Türkiye genelinde iftar çadırlarında milyonlarcası, Alevilerin de vergileriyle doydu, semirdiler. Şimdi de konvoy halinde, bağrış çağrış Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları mahalleye dalıp Alevileri tahrik etme çabasına girişiyorlar.”
Sizde oyun bitmez. 17 Nisan 1978’de Hamido (Hamit Fendoğlu)’yu planlı şekilde bombayla öldürerek Alevilerin mallarını yağmalama, canlarını katletme planlarınızı uygulamıştınız. Benzer planlarınız bitmez sizin.
Ula, gidin mişmişleri islime koyun, patiğinizi yapın, diyeceğim de nasılsa fondan yardım alarak gül gibi geçiniyorlar.
Malatya'ya övgü düzen arkadaşlar, Malatya artık sizin elli yıl önceki Malatya'nız değil…
Yurt dışında yaşayıp da Malatya hasretiyle yanıp kavrulanlar, hiç yanıp kavrulmayın gözüm. Halinize şükredin, ellerin memleketinde mutluluğunuzun, insan olmanızın tadını çıkarın. Biz Malatya’da bir ay, ramazan davuluyla kavrulduk. Şimdi de gece gündüz aralıksız süren salalarla, korna sesleriyle, ya Allah bismillah Allh-u ekber katliam çağrıştıran nidalarıyla kavrulduk.
Hani gece yarısından sonra gürültü yasağı vardı? Demokrasi bayramı ilan edenlerin insan haklarına saygısı bu kadarmış meğer. Bayram kutlamaları da nefretle dolu, silah bıçak görüntüleriyle dolu, kafa kesme karın deşme sahneleriyle dolu. Vur de vuralım, öl de ölelim diye çığlık atan bu azgın güruha hükümetin başbakanından daha da cesaretlendirici işaretler, sloganlar yağıyor.
Demokrasi bayramı böyle bir şeymiş demek ki: Vurma, deşme, kesme, katletme… Demokrasi havarilerine, hukuk güzellemesiyle tatlı sularda şıp şıp çimenlere mübarek olsun bayramınız (!)
Paşaköşkü Saldırısı-Ay çok bunalmıştık hukuktan demokrasiden
Paylaş