ARGUVAN HABER
2017-12-09 14:18:00

Sn. HASAN AKDAĞ İLE RÖPORTAJ

MEHMET ALİ ÇABUK

09 Aralık 2017, 14:18

Sn. HASAN AKDAĞ İLE RÖPORTAJ

-Sn. Hasan Akdağ hoş geldiniz. Öncelikle benimle röportaj kabulunuz için teşekkürlerimi sunuyorum. Siz Atma Aşiretli değil, Qawi Aşiretlisiniz. Benim röportajlar serisi her ne kadar Atma Aşireti ileri gelenleri, rusıpileri, işadamları ve akademisyenleri ise de başka aşiretlileri de onur konuğu yapıp röportaj yapıyorum. Bundan önce de bu onuru Dıréjan Aşiretli Sn. Mahmut Ateş Bey’e vermiştik. Bu gün de bir Qawi Aşiretli ile hele hele Akdağ Ailesi ile olmaktan onur duyuyorum. 

-Merhaba Değerli İnsan Mehmet Ali Bey, o onur bana ait. Nezih ilginize çok teşekkür ederim. Geçmişimiz; kültürümüz ve tarihimiz biz Kürtlerde yazılı değil de sözlü geleneğe bağlıdır. Şahsınızın bu durumu yazılı hale getirişi için gösterdiğiniz gayretinize ve emeğinize saygı duyuyorum.

-Dilerseniz Babanızdan başlayarak hem aileniz hem de Aşiretiniz hakkında bilgiler verebilirsiniz.

- Hay hay Mehmet Ali Bey! Babam ve Dedem ile aynı ismi taşıyoruz. Size ilginç gelir ama üç kuşağın da baba adı Hasan… Bizler Qawi Aşiretindeniz, Qawiliyiz… Aşiretimizin Ağası yoktur, sadece saygı duyulan kişileri vardır. Fakirin, yoksulun yanında olan, yetim ve öksüz çocuklara sahiplik eden, onları sünnet eden, evlendiren, beslenme, barınma, giyinme ihtiyaçlarını karşılayan beyler vardır. Bu beylerden biri rahmetlik Hasan Dedemdir…

-Saygı Değer Hasan Akdağ, bence mütevazi düşünüyorsunuz. Aşiret Ağasız olmaz. Zaten sizin dediklerinizi yapan kişilere ağa denir, bunun ötesi yoktur. Ben şahsen Dedeniz Hasan Beyi Ağa olarak algılarım. Buyurun devam edin.

- Sizin algılamanıza saygı duyarım ama ben düşüncelerimi anlatıyorum. Yine Aşiretimizin bir diğer köyü, Rezip Köyü’nün Beyi rahmetlik Mahmudî Xané gibi değerli büyüklerimiz güzel intibalar bırakıp Hakka kavuşmuşlardır. Onları burada saygı ile anıyorum.
Bizim köyün ismi Kuremilli (Ağaçkonak) 
Aşiretimiz; Suriye tarafından Raqqa, Halep ve Şam’da bulunan BARAZİ Aşiretinden ayrılmadır.

- Burada bir parantez açmak durumundayım, bizim Atma Aşiretinin de Barazi Aşireti ile ilintisi var. Buyurun devam edin.

-Bende bir durum belirtip devam edeyim. Atmilerle daima aramızda bir yakınlık vardı. Bu durumu burada anma nasip olduğu için mutluyum… 
Devam edecek olursam, Aşiretimizin bir kısmı; Urfa, Mardin, Çorum, Tokat bölgelerine dağılmış. 
1180 kusur yıllarında Baba İshak, Baba İlyas ile birlikte Selçuklulara karşı ve Selçukluların paralı askerleri Haçlılara (Frenkler), bu günkü Fransızlar karşı birlikte mücadele etmişlerdir. Ayrıca 1500 yıllarında ve sonrasında Maraş- Afşin’de Dulkadiroğulları Beyliği ile birlikte Osmanlıya başkaldırmışlar hatta bazı Şafi Kürt aşiretleri bize karsı durmuşlardır Çünkü Anadolu’da, bölgemizde hakim olan Şah İsmail yani Şah Hatayi yanında yer alıp 1514-1516 ,1517 yıllarında Osmanlıya Yavuz Selime (Baba ve Kardeş Katili) karşı savaşan mücadele eden bir aşiretin mensubuyum Aşiretimizin bir kısmı Alevi (Dağlık kesimi) Bir kısmı Sünnidir (Ova kısmı) Ayni Atma Aşireti gibi ben dağ kısmındaki Hak Muhammed, Ali ,Ehlibeyt ve On iki imam yolunda olan Alevi kısmındayım. .Eskiden aşiret içinde böyle bir ayırım yoktu... 
Dedem Hasan Bey 250-300 rahvan olan atlara sahipmiş. Arap ve Kürt Atları, bu atlarla Arap Ülkelerine, yakın akrabalar ve aşiretindeki insanlarla birlikte arazilerindeki ürettikleri tütünleri atlarına yükleyerek kefenleri sırtlarında, silahlı bir şekilde; Malatya-Adıyaman Bölgesinde, Atlarla Suriye hududunu geçerek, Suriye, bu günkü Lübnan, Ürdün ve Mısır’a giderek yüklerini indirrip, tüccarlara satıyorlarmış. Oradan da Türkiye’de ihtiyaç olan halı, duvar halıları, karyola halı takımları, tekstil eşyası, çakmak, silah alarak ayni yoldan atlarıyla dönerek ülkeye geliyorlar. Tabi sınırdan geçerken kendileri ve arkadaşları vurularak, hatta atlar vurulup, hem ticari mallarını hem de arkadaş ve yoldaşlarını kayıp edip, canlarını zorla kurtararak sınırı geçiyorlar...

-Anlattıklarınız çok önemli bilgiler. Sizi dinlerken, biran Pazarcık’ta Sn. Ali Bozdağ’ı dinlemiş gibi oldum. Sizin Aşiretiniz ile ilgili anlattıklarınızın aynısını bizim Atma Aşireti de yaşamış. Söyledikleriniz çok değerli bilgiler. Sizin kuşaktan sonrası bunları anlatamayacak.
Bu arada yeni bir parantez açmak zorundayım. Şöyle ki: Siz bunca bilgiyi nereden aldınız? Çünkü 1180lere kadar nasıl gidiyorsunuz?

- Mehmet Ali Bey, Kürtlerin bir özelliği vardır. Kürtler ATAYI çok önemser ve onun için de babadan, oğula anlatmak, yani bilgi aktarması vardır ve bu çok önemlidir. Gelişi güzel, sıradan bir Kürt’e sorun size en az yedi kuşak ötesine kadar gidecektir. Ancak başka insanlara soracak olursanız ancak büyük dedesine kadar gidebilir.
Bu bilgiler bana Ailemden kalmadır ve benim için kutsidir.

-Buyrun kaldığınız yerden devam edin lütfen

-

-İşte Dedem Hasan Akdağ oğlu Hasan Akdağ’ı altı yaşında iken (Rahmetlik Babamı) ticarete alışsın ve öğrensin diye kendisiyle at sırtında bütün Arap Ülkelerine götürüyor… Ticarete alıştırıyor ve daha Sonra babam biraz büyüyünce Aşiretimizin büyükleri ile atlarla birlikte gönderiyor ve babam böylece yol yordamı daha iyi şekilde öğreniyor Dedem, Babam iyi Arapça konuşurlardı. Sonra bende kervana katıldım onlar gibi değilse de derdimi anlatacak kadar Arapça öğrendim. Bu vesileyle Dedem, Babam aynı zamanda Anadilleri Kürtçeyi Aksan ve Lehçeleriyle iyi konuşurlardı ve daha sonralar Dedem Adıyaman’a yakın üç köy satın alıyor ve sonra satıyor. Malatyalı Dostları ve Akrabalarına geliyor. Malatya’nın yerlileri Hasan Bey ve Çocukları ve diğer bir aile Zapçılar, Parlak Pasajının sahipleri belki hatırlarsınız Can Sineması sahipleri Çırmıhtılılar (Yeşilyurt), İstanbul Üniversitesi’nin Rektörü ve bir ara Malatyalılar Derneği Başkanı Prof. Mesut PARLAK in Ailesi yani kısaca Dedem Hasan AKDAG Malatya’nın Beylerinden aynı zamanda Dedemin Dostu ve arkadaşı ve Adaşı, Hasan Beyden Malatya’nın üçte Birini Satın aliyor. O zaman Malatya Küçük Emeksizden tut, Atatürk ilk okulu, ( eskide orada mezarlık da vardı) ve Asağı Banazı’ya kadar belli yerleri satın alıyor (Haçova Mahallesi de dahil olmak üzere ) Daha sonra bakıyor şehirde Katık şu bu yok, geri Adıyaman’a Aşiretine dönüyor. Malatya’da aldığı yerleri tekrar aldığı Arkadaşı Hasan Beye satıyor….

· -Muhteşem bir geçmiş! Malatya’nın üçte birini satın alabilecek kadar varlık sahibi… Ve siz Torun Hasan Akdağ ise Kanada’ya göç ediyor. Büyük bir alt/üst oluş yaşamış aile… Ben şahsen çok etkilendim.
Buyurun, devam edin efendim…

-Bu Arada Babam Yetişiyor Mehmet Ali Bey! Babam 1,96 cm boyunda idi… Dedemin ilk erkek evladı biraz nazlı ve her istediği yapılan olarak yetiştiriliyor. O da atları bırakıyor günün şartlarına göre Motorlu lüks araçlara geçiyor. Malatya Valisinin altında olmayan Amerikan 8 silindir çift çeker Kamyonetler (Ford, Cehrolet, Buick, Mercury, LInkcolin ) gibi arablara sahip ve onlarla Arap Ülkelerine gidip, geliyor. Özel şoförleri var. Şoförleri bilmem belki tanırsınız. Beydağı’nın kurucusu rahmetlik Kemal (Eski Malatyalı) Ilhan, Mirco, Kabak Ahmet, Kimil Mehmet, Mamurekli Ali, Kardeşi Nedim, Kesrikli Lütfü, Kaleli’nin (Rahmetli) Kardeşi şimdi İstanbul’da matbaacılık yapıyor, Çocuklar ile birlikte, Nevzat Kaleli (Lakabı Boci NEVZAT) ve daha sayamadığım bir çok özel şoförlerimiz ve Bir çok Taksi aracımız Malatya’da Ersan TAKSI, Sun TAKSI de çalışıyordu..

-Sn. Akdağ, andığınız isimlerin birçoğu bana yabancı değil. Ailenizin maddi ve manevi yapısını çok iyi anladım. Ayrıca Ailenizin sosyal yapısını da hissedip sezebiliyorum. Çünkü altmışaltı yaşındayım…
Buyurun devam edin. Merakla sizi dinlemekten doğrusu haz aldım. Bu sebepledir ki araya girerek olaylar zincirini bozmak istemiyorum.

· -Bir Müddet Babam bir gönül olayı nedeni ile bir bankada Memur olarak çalışıyor. Şefliğe kadar yükseliyor. Bilmem Bilir veya hatırlar mısınız? Malatya’da ve Türkiye’de Mu BANK vardı yan Yapı Kredi Bankasının Eski İsmidir. Daha sonraları Mu BANK YAPI KREDI BANKASI ismini alıyor.

· -Hayır efendim, ben anımsamıyorum,,, Yapı Kredi’nin, Mu Bank’tan geldiğini.

- -Devam edecek olursam 1950 li yıllarda İstanbul’da Bir Dayımız var, adı Ali DALMIS (Kürt İdris, Nurettin Çevik, Fahrettin ASLAN, Nizipli Mehmet, Osman Kavran, sanırım bir Müddet Dündar Kılıç, Nurettin ile birlikte, Malatya’lı Ömer Lütfü TOPAL ve en önemlisi Melike Zobu’nun Babası Raqi (GUNEY ZOBU ) onların yanında yetişiyor. Babamın akrabası ve ayrıca da Dayımız Ali’nin yanına geliyor. Daha sonraları bir Kulüp işletiyor. Arkadaşı Turan ile birlikte ve Turan Daha sonra Sıraselviler’de Beyoğlu’nun ilk tiyatrosu olan (eskiden) KULÜP 12 yi işletiyor. Daha sonralar, bilir misiniz Tepebaşı’nda Kazablanka’ya yakın Cumhuriyet Gazinosu vardı Turan amca orayı işletti ve rahmetlik oldu. Bu dönemlerde Babam Arkadaşı geçenlerde rahmetlik oldu. Değerli Yasar KEMAL ile görüşüyor o dönemlerde Yaşar Kemalin sıkıntılı donemi (Gülhane parkında yattığı donem).

· -Başımı döndürdünüz doğrusu… Türkiye’deki mafya babalarını andınız ve İleri gelen aileler, Zamane tiyatro ve kulüpleri, Yaşar Kemal ve Gülhane Parkı’nda yatışı… Başlı başına büyük bir macera, Merakımı saklayamayacağım, böyle bir aileden gelmek nasıl bir duygu?

-Yaratılışta iniş ve çıkışlar var. Ayrıca yaşam tesadüf ve mucizelerle dolu… Tarihsel süreçlerde bireyleri inceleyecek olursak, hayat hiç kimse için dümdüz değil, iniş ve çıkışlardan ibaret…

- Haklısınız…
Devam edebiliriz Sn. Akdağ

· -Daha sonraları Babam 1956 yılında bir Ermeni Baba Dostunun daveti üzerine İngiltere’ye gidiyor. Türkiye’de Bir şeker fabrikası kurmak için, Lions Şekerleri ve geri dönüyor. İstanbul’da büro açıyor. Suudi Arabistan’da ucuza getirdiği külçe Altın ticareti yapıyor. Ali Dayımı altınlarla birlikte İsviçre’ye gönderiyor Dayım altınları satıp döneceği akşam otelde, Zürih’te barsak düğümlemesi geçirip vefat ediyor. Bavulla 8 milyon İsviçre Frank’ı Kayıplara karışıyor. Buna benzer bir kaç olay daha oluyor. Babam sıfırı tüketiyor ve İstanbul’da tekrar küçük bir Büro açıp emlakçılık yapmaya başlıyor.. Malatyalı arkadaşının ihaneti üzerine emniyete alınıyor kimsenin haberi yok Sansar Han’a İst Emniyetine götürülüyor. Eskiden orada çok tanıdık amir arkadaşları var iken, bir bakıyor hepsi değişmiş. Hep tanımadığı yabancı memurlar üç gün, üç gece parasız bir şekilde işkence yapılıyor ayağında sopaları bilhassa emniyet müdürü 35 yaşlarında bir genç kırıyor. Bir hafta sonra serbest... Af edersiniz idrarını kanlı bir şekilde yapıyor..

· -Bence böyle bir ailenin romanı yazılmalı, çünkü olaylar dizisi çok müsait… Evet Sn. Akdağ, sizi dinliyorum.

- Babam 1980 Kadar Emlakçılık yaptı. Yanında Rahmetli Ahmet Kaya’nın Babası Mahmut KAYA çalıştı. O da 1980 de Rahmetlik oldu Ahmet aynı zaman Benim çocukluk arkadaşım idi. İlk evliliğine Babam yani biz ona kız istedik.. Evlendirdik… Rahmetlik Haçovalı Abuzer, Mumcu Amcamız çalıştı. daha Sonra tekrar Babam ticaret için Arap Ülkelerine açıldı. Fındıkzade’de 2004 yılına kadar kendi bürosunda yaşardı ve Prostat kanserinden Haseki Hastanesi’nde Kaybettik. Mehmet Ali Beycim daha çok anlatılacak şeyler var. Diğer anılar da sonraya kalsın. Suriye’deki yaşamımızla ilgili anlatacağım çok şey var. 

-Çok teşekkür ederim Sn. AKDAĞ.

……-Ben teşekkür ederim.

- İzlenimlerim:
Bu ropörtajda isim çok olduğundan, kendim düzeltmelere gidemedim. Metni olduğu gibi okuyuculara sunuyorum.

09.12.2017/MEHMET ALİ ÇABUK

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.