'Ömür Bitti Baştan Sona Gel Oldu'
Bugün 10 Mart 2020 Salı günü, Kul Duran’ın aramızdan ayrıldığını İnternet haberlerinden öğrendim. Ahmet Mortaş’ı anımsadım, 20 yıl kadar öncesini de...
Bir gün, “Arguvanlı ‘Hem’ diye bir şair var, tanıyor musun?” dedi. 1983 yılından beri düzenli olarak Hekimhan ve Arguvan ile ilgili derleme ve araştırmalar yaptığımı, karşılaşmadığını ve hiçbir kaynakta rastlamadığımı söyledim.
“Nasıl tanımazsın, çok güzel şiirleri var, usta bir şair” dedi.
Bir süre sonra ‘Hemi’nin bir şiir, şairinin ise Kul Duran olduğunu; İstanbul'da yaşadığını, Arguvan’ın Asar köyünden ve adının da Turan Cabul olduğunu öğrendim.
Nasıl ulaşacağımı düşündüm. İlgilenen arkadaşlardan sordum. Bir arkadaş Mahmut Erdal’da telefonu olabileceğini söyledi. O sıralarda SSK İşhanı’nda bulunan Ozanlar Birliği Derneği’nde Mahmut Erdal ile görüşmüştüm. Aradım, Kul Duran’ın telefon numarasını verdi. Kul Duran ile konuştum ve kendisiyle uygun bir zamanda görüşmek istediğimi bildirdim. Sağlık sorunları olduğunu, diğer yandan şiir ve müzik çalışmalarını kısaca anlattı, uygun bir zamanda görüşmeye karar verdik. Ancak bir türlü görüşemedik...
Meğerse Turan Cabul’un mahlası Ahmet Mortaş’ın sandığı gibi ‘Hemi’ değil, Kul Duran imiş…
Ahmet Mortaş’ı aradım, ‘Hemi’yi anımsattım.
“Nereli?” dedi. Unutmuş demek ki…
“Arguvanlı, İlyas Salman’ın da köylüsü” dedim.
“Pütürgeli yani” dedi. Kemal Sunal ile İlyas Salman'ı karıştırmıştı elbette.
Ersoy Eren’i aradım. Kul Duran’ın ölüm haberini Arguvan Haber sitesinde yayınlamıştı. Yaşamöyküsünün bir yerde yazılı olup olmadığını sordum, Türkü Yolcuları adlı siteden yararlanarak düzenlemiş.
Hz. Ali, “Öldükten sonra yaşamak isterseniz ölmez bir eser bırakınız” demiş. Elbette ki eser bırakanlar ölmeyecektir. Yaşamda izi olmayanlar ise unutulacaktır. Dün 10 Mart 2020 ‘Gül ki güller açsın al yanağında’ diye öğüt veren, ardından da “Yetmiye muradın yanına kala/Her dem iki yakan bir olmaz olsun” diye kargışlayan (beddua eden) Âşık Kul Duran İstanbul'da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ataşehir Cem Evi'nde düzenlenen törenle Hakk’a uğurlandı.
Yaşamı üç bölümde değerlendirmek gerek; doğum, dirim ve ölüm… Bu üç bölüm birbirini tamamlar. Doğumda, bir can dünyaya geldi diye sevinilir. Dirim, yaşamın kendisi olup diri olma durumudur. Ölüm, üçüncü aşamadır. Doğarken sevinenler, ölümde ağıt yakarlar. Kul Duran’ın cenazesinde de ağıt yakma geleneğine paralel olarak türküler söylendi.
Bugün de doğduğu yer olan Arguvan’ın Asar köyünde toprağa verildi. Âşıkları, bağlamayı ve türküleri sevenler cenazesinde bir araya geldi.
Kul Duran, “Gül ki güller açsın al yanağında” türküsü ile birlikte tanındı. Hatta Muharrem Temiz ile bir konuşmamızda okuyacağını da söylemişti ve 'Yâre Dokunma 2' kasetine okudu (2012). Türkü, pek çok sanatçı tarafından da okundu.
Gül ki güller açsın al yanağında
Yanım sola dönük, yatam sağında
Firdevs-i alada İrem Bağında
Sana benzemeyen gül olmaz olsun
Yılda iki bayram gözüme görün
Hasretine katlanamam ölürüm
Bedir saçı belik belik örgülüm
Varsın sensiz geçen yıl olmaz olsun
Dağladın sinem göz göre göre
Bir gönül içinde yar yandım bin kere
Çunacağım yoktu çundurdun ele
Elde senin gibi yar olmaz olsun
Ettin Kul Duran’ı derde müptela
Açtın bu başıma bin türlü bela
Yetmiye muradın yanına kala
Her dem iki yakan bir olmaz olsun
Geçen yıl Halk Ozanları Kültür Derneği Destek Konserine gelen Nilüfer Sarıtaş ‘Neydem’ türküsünü okuduğunda Kul Duran'ın olduğunu anlamıştım. Oldukça duygulanmış, sanki de içten ağlamıştım.
Duruldu Duran’ım gül açtı çağı
Boş kalırmış sevenlerin ocağı
Başladı zamana yolculuk çağı
Ömür bitti baştan sona gel oldu
Evet, “Baştan sona gel oldu.”
Hak rahmet eylesin…
Dilerim şiirleri kitaplaşır da okuruz…
Ankara, 11 Mart 2020
Ömür Bitti Baştan Sona Gel Oldu
Paylaş